Sergi İncelemeleri No:69 Artnivo Com - Reloaded

Küpler Zorlu PSM'de Yeniden Doldu!


Artnivo Zorlu Psm içerisinde yerleştirdiği, daha önce Originel olarak yayınladığımız "40 metre,4 duvar,8 küp" sergisinin ardından küpleri yeniden doldurarak "Reloaded" isimli projenin 17 Kasım'da açılışını gerçekleştirdi.Benim de bir çalışmamın yer aldığı serginin benim için en güzel yanı izleyicinin eser ile baş başa kalması. Gün içerisinde çok yoğun olmayan bir zamanda gezerseniz ilk başladığınız küpten itibaren eser ile baş başa kalarak çalışmayı daha çok sorgulamaya başlıyorsunuz. İlerledikçe, küpten küpe geçtikçe başka başka dünyalara giriyorsunuz. Manolya Çelikler'in atlas sayfalarından oluşturduğu gemisi size Dünya ile alakalı soruları hatırlatırken, Özge Enginöz'ün yıldızları farklı bir boyuta taşıyacak, Jacqueline Roditi'nin bulutları ile bir rüya alemine geçiş yapacaksınız. Galeride sergilenmeden en önemli farkı bu özelliği küplerin benim için. Detaylara gelinecek olursa; 

Her sanatçıya kendilerine ayrılmış alanlarda sergileme olanağının sağlandığı bir solo sergiler bütünü olan proje, sanatçıların mekanı birbirlerinden bağımsız olarak değerlendirmelerine olanak sağlarken, bir taraftan da güncel konuların ve yaşanılan coğrafyanın eşliği sebebiyle birbirleriyle kesişiyorlar.

İzleyicinin serginin başında ve sonunda karşılaştığı, mekanın dış duvarına dev boyutta uygulanan 'Kırmızı Oda: Sekanslar' ile Çağrı Saray, her bir sekansın çizgi roman estetiğine yakın olduğu, lekesel çizim değerleriyle ifade edilen 34 sekanstan oluşan bir duvar resmi sergiliyor. Küplerde yer alan sanatçılardan Özge Enginöz, 'Yıldızlı Gökyüzünün Gücü Adına' isimli çalışmasında bize insanın, öznelliğini güçlendirerek tanımladığını zannettiği dünyanın aksine bakarak görebileceği, hatta göremeyeceği ama belki hissedebileceği yerde olduğunu hatırlatmak isteğinde, buluntu fotoğraflardan oluşturduğu yerleştirmesini sergiliyor. Manolya Çelikler ise göçmen olmanın, ana dilinde konuşamamanın bir tercih olmadığını ve göç sürecinin güçlüğünü haritalardan oluşturduğu büyük boyuttaki kağıt gemisiyle izleyiciyle paylaşıyor. Hemen ardından karşılaşılan Ahmet Rüstem Ekici'nin içini renkli plastik toplarla doldurduğu yine aynı plastikten üretilmiş çocuk ceset torbası, özellikle son iki senedir yaşanan çocuk ölümlerinin acısını anımsatma niyetinde. PVC üzerine boya uyguladığı işlerle sergide yer alan Neslihan Karaağaç ise yapay ve soğuk bir malzemeyle soyut formlar oluşturarak, günümüz dünyasının yansıması niteliğinde bir alan yaratıyor. Kağıt üzerine çizimleriyle bilinen Sadık Arı, gündemin karamsarlığından uzak kalmanın imkansızlığında, çözümü her şeyin başladığı yere, doğaya bakarak bulma maksadı taşıyor. Sergide son dönem çizimlerine yer veren Arı, bize biraz karamsar ama doğanın yüceliğinden güç alan bir alan yaratıyor. Eylül Ceren Ersöz ise küpünde 1942 yılında kurulmuş, Hitler karşıtı barışçıl bir örgüt olan 'Beyaz Gül'ün hikayesini sunuyor. İnceleme alanı olarak kurguladığı küpte Ersöz, örgütün bilgilerine ulaşma sürecini, örgütün tarihini, belgelerini ve karakterlerini yeniden üretiyor. Kent üzerine çalışmalarıyla tanınan Öykü Ersoy, bireyin kent ile kurduğu çarpık ilişki üzerine giderek, silikleşmiş, kimliksiz kentler resmediyor. Kente bir başka açıdan bakan, zamansız ve melankolik fotoğraflarıyla bilinen Jacqueline Roditi ise kentten izlerini bize büyük boyuttaki fotoğraflarıyla aktarıyor.

artnivo reloaded sergisi


1
Sadık Arı
Talan
2015
Devlet için toprak; mülkiyetimiz, vatanımız uğruna insanların canına kıyılan bir meta. Oysa toprak, bizi bu dünyaya bağlayan, tutan, besleyen, ölümüzü sahiplenen, dünyanın kendisi.Bu coğrafya katman katman, silinmiş uygarlıklarla dolu. İnsanlık tarihi savaşlarla, katliamlarla sürüp gidiyor. İçinde bulunduğumuz bu dönemde de bu böyle devam ediyor. Gün gelecek toprak bizim uygarlığımızı da katmanlara sıkıştıracak. Bizim birbirimize olan nefretimiz toprak tarafından emilecek ve unutulacağız. Talan, bu iyileştirici gücüyle toprağı ve insanı anlamamıza yardımcı küçük bir seri.

artnivo reloaded sergisi


2
Manolya Çelikler
Help
2015
Kağıt üzerine dikiş
210 x 150 x  80 cm
Ülkesini ve sevdiklerini bırakıp savaştan,  zulümden,  tecavüzden ve ölümden küçücük bir gemi ye binlercesi sıkısarak kaçmaya çalışan, gittiği ülkede aylarca gözetim altında kalan, merkezlerde yaşayan , yabancı olduğunu ve istenmedigini iliklerine kadar hissedip devam etmek zorunda kalanlar...
Şu anda bulundugumuz konum, yaşam içinde yaptigimiz tercihlerin sonucudur ki yaşam dediğimiz de bir tercihler bütünüdür aslında.  Özgür iradedir insanı ve ona armağan edilen yaşamı çeşitli ön adlarla nitelendirdi. 
Bazı hayatlar dışında. ..
Onlar tercih etmediler,  dayatildi.  Mutlu sonla bitmeyince yaşam öyküleri de ilgi çekmedi zaten. Göbek bağınin koptugu topraklardan otelendiler.  Eminim tahmin edemezlerdi Rüyalarında bile daha az konuşmaya başlayacaklarını ana dillerini. Tarihe düşman, kendisine yabancı. . Yureklerinde hep bir agirlikla dolastilar en az suçları kadar büyük;  o topraklarda doğmak , mülteci olmak...
Mülteci olmak bir tercih değildir! 

artnivo reloaded sergisi bodybag art ceset torbası sanat



3
Ahmet Rüstem Ekici
Gidenler
2015
Plastik ceset torbası, plastik oyun havuzu topları 
140 x 70 x 35 cm

Dünyanın oluşumundan, ilk insani eylem ve olgulardan çok daha sonra hayatımıza girmiş bir malzeme olan plastik yaşamımızın her yerinde. Çevremizdeki her şey plastik, doğada yok olması en uzun süren malzemelerden biri yine plastik. Bu kadar ölümsüz, şekillenen ve şekil veren bir malzemenin 2 uç noktada, ölüm ve yaşam döngüsündeki yerinin en görünür iki şekil almış formu hayat dolu, oyun oynanan plastik top havuzu topları ve çoğu zaman trajik bir şekilde karşımıza çıkan insanın bir atık gibi son bulunduğu yerden çıkmasını sağlayan ceset torbası. 
Trajik ölümlerin insanlar üzerinde bıraktığı izler ve geride kalan renkli hayatların çarpıcı izleri. Kıyıya vuran çocuk, güçler tarafından öldürüen güçsüzler, renkli hayatların son bulduğu ve renksiz bir şekilde herhangi bir atık malzeme gibi taşındığı ceset torbaları. Varlığın ve yok olmanın kontrast birleşim üzerine bir düşünce.
Ölen, öldürülen her bireye, çocuğa simgesel bir gönderme. Siyahlığa, karanlığa bürünmeden önceki renkli hayatın film şeritleri gibi geçişi... Neredeyse ölümsüz malzemenin, ölümsüz olabilecek anılar ile son yolculuğundan bir kare. 
Galerinin bir köşesinde sergilenmesi yerine, Zorlu PSM, Artnivo küplerinde izleyicinin bir anda siyah bir odaya girerek karşılaşacağı ceset torbası ve renkli topların kompozisyonunun, dengeli birleşimlerinin  çok daha kuvvetli bir algı yaratacağını düşünüyorum. Son zamanlarda tıpkı bu küpler gibi fikirden fikire yolculuk yapıyoruz. Çevirdiğimiz her gazete sayfası, tıkladığımız her haber bizi başka bir olaya sürüklüyor. Ölüm ve yaşam da bu fikirlerden biri; karanlık,trajik ama espirili. 


artnivo reloaded sergisi



4
Özge Enginöz
Yıldızlı Gökyüzünün Gücü Adına
2015
6 adet ışıklı kutu 20x24 cm
6 adet forex üzerine C-print, 3+1 Edisyon

İnsan, kafasını kaldırıp gökyüzünü incelemeye başladığı noktada kendini evrenin sonsuzluğunda (bir parçacık/partikül olarak) kavramaya niyetlendi. Paul Vallery 'Mallerme Hatıraları, Mallerme Üzerine' isimli kitabının 'bir zar atımı' şiiri  için Mallerme'nin kendisinden yardım istediği bölümde bir anısını şu vurguyla bitirir: ‘Mallerme’nin yıldızlı gökyüzünün gücü  adına bir sayfa yaratmaya çalıştığını düşünmüştüm!’.
Enginöz, Vallery'nin bu vurgusundan yola çıkarak ''Yıldızlı Gökyüzünün Gücü Adına'' isimini verdiği serisinin bir bölümünde, gözlem ve rastlantısallıkla eriştiği fotoğrafları, uzayın sonsuzluğunu ve yıldızları temsil  eden iki boyutlu bir harita ile birleştirir.
Çalışmalarında evrenle bir olduğumuzu işaret eden kadrajlarla  sanatçı, insanın göremeyeceği ama belki de hissedebileceği yerde olduğunu hatırlatmaktadır. Hayatın içinde ve sonrasında  insanın yeri ile sonsuzluk içindeki konumunun görsel olarak dilini ararken aynı seri içindeki diğer çalışmalarında ise fotoğrafları gökyüzü haritası üzerinde üç boyutlu  kutular içine yerleştirerek, evren, sonsuzluk ve kaos içindeki konumumuzu estetik olarak görselleştirmektedir.

artnivo reloaded sergisi


5
Eylül Ceren Ersöz
Die Weisse Rose // Beyaz Gül
2015
Enstalasyon (10 adet ağaç üzerine yağlı boya, ip, bildiriler, damga)

Gerçek bir hikayenin farklı mediumlarla tekrar hayat bulmuş halidir Beyaz Gül. Toplumlar, kültürler, dönemler değişse de her yerde aynı olan “gerçek”lerdir.
18 Şubat 1943'te Üniversitede savaş karşıtı bildiri dağıtırken okulda çalışan görevli Jakob Schmid tarafından yakalanıp gestapo tarafından tutuklanan, 22 Şubat 1943 tarihinde Roland Freisler’in yaptığı mahmekede, Sophie Scholl erkek kardeşi Hans ve arkadaşları Christoph Probst vatan hainliğinden suçlu bulundup ölüm cezasına çarptırılmış, cellat Johann Reichhart tarafından idam edilmişdir. Grubun diğer üyeleri Alexander Schmorell, Willi Graf ve Kurt Huber ise 9 Nisan 1943 tarihinde ölüm cezasına çarptırıldıp infaz edilmiştir.

artnivo reloaded sergisi


6
Öykü Ersoy
Mahal
2015
Kent insanı, kentin doğasına dönüşmüş kaos içinde varolabilmek adına kendine ait bir mekana gereksinir. Bu mekanın bireye dair bir düzen içermesi gerekir. Aksi durumda, birey aidiyetsizlik, yalnızlık, güvensizlik (güvende hissedememe) gibi korkularla yüz yüze kalır. Bu açıdan değerlendirildiğinde sanatçı mekanı, bireyi yutup kendisine benzeten, giderek onu kapsayabildiği bir nesneye çevirme olasılığının dışına taşıyarak okur ve işlerinde, mekanı iktidarı altına alan, onun donuk yapısını bozan bir tutum takınır. İşlerle altı çizilmeye çalışılan bakış açısı; bireyin mekanı kendine benzetebilmesi; onu yaşanır, kendine ait, giderek de kendisinin bir parçası haline dönüştürebilmesi ve bu konudaki yaratıcı gücüdür. Kent bireyi, kent kaosunda hepsi birbirinin aynılaşmış mekanlarda nefes alabilmek için , mekanı olarak gördüğü alanı yeniden yorumlamalı , mekanı kendileştirmelidir.

“Mahal “ projesi , küp formundaki mekanı renk müdahaleleriyle formundan uzaklaştırmayı amaçlıyor. ”Bozkır Hüznü” ,”Ben Nerede Yatacağım? ” ,”Yer” , olmak üzere 3 aynı bölümden oluşan proje , küpün içerisinde oluşturulan yeni mekanda sergilenerek mekan içerisinde işlerin nesne olmak yerine özneye dönüşüp kendine ait bir mekanı şekillendirmesini resimsel bir dille inceliyor. 

artnivo reloaded sergisi


Jacqueline Roditi
Jacqueline, "I Had a Dream within a Dream" isimli serisinde, rüyalarla ilgili kitabı üstünde çalışırken not ettiği rüyalarından yola çıkıyor. Kitaptaki anakarakterin uykuyla uyanıklık arasında takılıp kaldığı arafta, rüya aleminin onu daha mutlu ettiğini keşfedip günlüklerinde ve hafızasında kalanları onlara en yakın biçimde fotoğraflayarak somutlaştırarak kendi gerçekliğini yaratmak istemesi, Jacqueline'in de serisinin temelini oluşturuyor. Rüyalarımızı karşı tarafa hiçbirzaman değiştirmeden aktarırken, başımızdan geçen çoğu olayı subjektif bir şekide ifade ederek çarpıtmamız, sanatçıya hangisinin daha gerçek olduğunu sorgulatıyor. Fotoğrafları rüyalarını somutlaştırırken, rüyaları da kendisini bu dünyadan soyutluyor.
"lt was raining while I was sleeping
l had a dream within a dream
l was flying above the sea
You started to bleed suddenly
l tried to reach the island called Kani
Before strangers took me
And then they hunted me
When I woke up I was pregnant by a tree"

artnivo reloaded sergisi


Neslihan Karaağaç
İsimsiz
2015
PVC üzerine akrilik ve zift
350 x 136 cm (x2)

Yaratının estetik duygu aktarımını; akrilik malzemeyi, akıtma, dökme, damlatma gibi süreçler sonucunda kompozisyon şemalarında oluşturmak isteyen sanatçı, geleneksel tuval ve diğer malzemeler yerine,  kalın PVC kullanmakta,  böylece bilinen kural ve klasik olanakları aşmakta, yaratısını ve gizli mesajlarını  hem arka plana, hem de tüm mekanı kapsayacak bir yeni sonsuz boyuta taşımaktadır. 
Renklerin ve lekelerin bilinçaltı yolculuğu fark edildiğinde, ortaya çıkmış olan yaratıların statik değil, devingen, ilerlemeci ve yayılmacı bir ivme ile bilinçaltı kavramlarına göndermeler yaptığı, durgun veya uykudaki bilinç birikimlerini harekete geçirdiği görülmektedir. Hayata, bilince, dahası yaratılış ve kaotik evren kavramlarına geçişler yapmak isteyen bu çalışma, doğumdan ölüme, büyük patlamadan kaçınılmaz geri sönüşe kadar insanlığın kavrayabileceği tüm kavramları kışkırtıcı bir üslupla taşımaktadır.
Platon’un mağara metaforuna da estetik düzlemde gönderme yapan ve İrlandalı heykeltraş, enstalasyon sanatçısı ve eleştirmen Brian O’Doherty’nin 1970’lerde tartışmaya açtığı “Küp” kavramını da içeren bu üretim, modern teşhir biçimi olan “sanat galerisi”ni de simgelemekte, böylece “İştahı kabarık sanat sistemi” kapsamında, olgudan olaya, ressamdan esere, mekândan zamana yatay ve seri geçişlerle koşmaktadır.



artnivo reloaded sergisi


Dış Duvar
Çağrı Saray
Kırmızı Oda: Sekanslar
2005  
Enstalasyon
1.35 x 25 m
2+1 ed.

Proje, yapı olarak film sanatına farklı bir açıdan yaklaşıyor. Bir filme dair her şeyi içinde barındıran bu iş, izleyici için yeni bir öneri sunan ve film izleme edimini değiştirmeyi amaçlayan bir “film”.  ‘Kırmızı Oda: Sekanslar’, ‘Kırmızı Oda’ adlı işin senaryosundaki sekanslardan oluşan bir duvar enstalasyonudur. Sergi mekanında sergilenecek olan enstalasyon, izleyicinin 32 sekansın tümünü (yani resimlerin tümünü) izlemesi sonucunda bitmiş bir filme dönüşmektedir.
Proje, “film”in temel yapı taşları olan senaryo, görsel, ses gibi elemanların eksiltilmesi, eklemlenmesi ve dönüştürülmesiyle ortaya çıkmıştır ve sinemasal anlatının sunduğu olanakları, senaryo temelli olan işlerin üretilmesi için bir yöntem olarak kurgulamaktadır. Bu dönüşümlere paralel olarak hem içeriksel hem de yapısal farklılıklar barındırır. Çekim senaryosu da Çağrı Saray tarafından yazılmış olan proje, edebiyat alanına dair açık göstergeler taşımasından dolayı sistematik olarak edebiyat alanına dair belli yapıtlara da referanslar verir. Senaryonun ve bu senaryoya bağlı üretimlerin tümü, içerik bağlamında Çağrı Saray’ın işlerinde ve üretim dizgesinde odaklandığı kimlik, kişisel tarih ve bellek gibi kavramlarla ilişki içindedir.

Sergiyi 24 Ocak 2016 tarihine kadar Artnivocom Zorlu PSM üst katındaki 8 küpte ücretsiz olarak görebilirsiniz. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar

Dekorasyon Tavsiyeleri No:5 Duvarlara tablo yerine alternatifler - Tabaklar

SANATLA DOLU BİR YAŞAM : LALE BELKIS

About Augmented Reality Exhibition "Hamam"

Aslında Özgürsün

DÜNYA SANAT GÜNÜ İZMİR'19

OMM Açılıyor!

Başka Dünya