3 Günlük Kaçamak
Tarihinde neolitik dönemden, Roma ve Osmanlı İmparatorluklarından oldukça fazla izler bırakan ülkeyi ziyaret etmemin en önemli nedenlerinden biri en yakın arkadaşımın burada yaşaması, Sovyet mimarisine duyduğum sevgi ve Yugoslavya'nın en büyük çağdaş sanat müzelerinden birine sahip olmasıydı. Vize uygulanmaması ile bir artısı daha olan bu ülkeyi ve doğasını görmek için anlık bir karar ile hazırlıklarımı yaptım.
Başkenti Üsküp yürüyerek kolayca gezebileceğiniz küçük bir başkent. Türklerin oldukça fazla yatırımları ile hiç bir yabancılık çekmeyeceğiniz, neredeyse sanki Bursa'da geziyormuş hissi verebilecek bir şehir. Vardar nehri kenarında oldukça büyük bir yapılanma var. Şehrin yarısının gereksiz bulduğu yarısının oldukça sevindiği bu yapılanma eski görünümlüymüş gibi yapan yeni binaların ve yüzlerce heykelin projelendirilmesi ile gün geçtikçe gelişiyor. Akşamları nehir kenarında hoparlörlerden gelen klasik müzik sesleri ile gezmek keyifli bir duygu olsa da bu yeni yapılar Demirören AVM hissi yarattığı için biraz bağ kurmamı engelliyor. Üsküp'te yaşayan arkadaşlarla eğlenerek gezmenin keyfi ile her saniyemden zevk aldım.
Her turistin görmesi, yapması, tatması gereken şeyler listesini elbette tamamladım. Kendi oluşturduğum listede ise benim için en önemlisi olan Macedonium'u görmek, çağdaş sanat müzesini gezmek vardı. Turistik ziyaretlerden en çekicisi benim için Suli An, şu an güzel sanatlar fakültesi olarak kullanılıyor. İçine girip öğrencileri çalışmaları sırasında ziyaret edebilirsiniz. Model çizimi sırasında gezdiğim sınıflar beni kendi güzel sanatlar yıllarıma götürdü. Şehir merkezindeki tüm müzeleri gezmeniz sabah erken başlarsanız 1 gününüzü alır ardından yavaş yavaş şehir dışına çıkıp, doğa seviyorsanız Matka Kanyonuna, Movrova Gölünde batık kiliseye gidebilirsiniz daha güneye inip Ohrid'e geçebilirsiniz. Kalkandelen, Tetovo'da bulunan boyalı camii oldukça ilgi çekici yapılardan bir diğeri. Şehir merkezinde otobüs ile çok kolay ulaşabileceğiniz ve teleferikle çıkabileceğiniz 66m yüksekliğindeki Milenyum Haçı'nı kesinlikle listenize eklemelisiniz.
Doğası da oldukça dikkat çekici olan Makedonya'da bir sonraki ziyaretim herkesin çok önerdiği Ohrid olacak. Şimdilik Matka Kanyonu ve Mavrovo Gölü ile idare ettim. Oldukça güzel yerler. Kalkandelen, tetovo'da yer alan Boyalı Camii en sevdiğim camilerden biri oldu. Mavrovo gölünde bulunan yarısı suya batmış kilise, çökmüş tavanı ve içinde çıkan ağaçlar inanılmaz derecede gizemli bir görüntü oluşturuyor.
Üsküp Çağdaş Sanat Müzesi
1964'de yüzlerce sanatçının ve sanatseverin desteği ile kurulan çağdaş sanat müzesi şehir merkezinden yürüme mesafesinde hemen kalenin yanında yer alıyor. 5428m2'lik bir alana yayılan müzede bu güne kadar 941 sergi ve 110 performans gerçekleştirilmiş. 5000'e yakın eser bulunan koleksiyonunun 3000 kadarının sanatçılar tarafından verildiği belirtilen müzede 1950'lerden günümüze oldukça etkileyici eserler sergilenmekte.
Uluslar arası ve yerel sanatçılarının sabit olarak sergilendiği koleksiyona ek olarak geçici sergileri ile ziyaretçilere Makedonya sanat tarihinin ilgi çekici örneklerini gösteriyor. Koleksiyonunda Picasso, Hartung, Vasarely, Calder gibi uluslar arası önemli sanatçılarında bulunduğu koleksiyon ve bina kesinlikle görülmeye değer.
Benim gezdiğim tarihte "Solidarity" isimli geçici sergisinde 50 yıl önceki büyük deprem trajedisinin ardından savaşında getirdiği süreci sınır komşuları ile harmanlayan, siyasi göndermeleri bol çalışmalar sergileniyordu. Özellikle Nada Prlja'ya ait üstleri bayraklardan oluşan "Local Globalism" isimli çalışma isminin ironisine ve ülke topraklarına harika bir gönderme oluşturuyor. Katalogdan okuduğum kadarı ile Hale Tenger, Burhan Doğançay gibi ülkemiz sanatçılarının da eserleri koleksiyonda.
Makedonya'da bir sonraki rotalarım Ohrid ve Krusevo olacak.
Yorumlar
Yorum Gönder