Dylan Lewis Atölyesi ve Heykel Bahçesi




Güney Afrika denildiği zaman akla gelen ilk kelimeler genellikle altın,değerli taşlar, vahşi hayat, sömürge, ayrımcılık ve özgürlük vb oluyor. Benim ise Güney Afrika ile en çok ilişkilendirdiğim kelime sanat. Taş devri öncesine uzanan tarihi ile sanat ve zanaatin gelişmesine şaşırmamak gerekir Güney Afrika'da. Masa dağının büyüleyici manzarası ile her ziyaret edeni kendine bağlayan Cape Town'a ikinci ziyaretimi tamamen sanat ve rotaları üzerine kurguladım.

Cape Town'nın popüler turistik noktalarından biri olan Kirstenbosch bahçelerinde fotoğrafı bolca çekilen heykeller vardır. Bu heykellerin yaratıcısı heykeltraş Dylan Lewis bundan 20 yıl önce stüdyo olarak kullandığı geniş arazisini daha verimli bir kullanım alanına dönüştürerek bir kaç yıl önce "Dylan Lewis Studio & Sculpture Garden" adı altında özel ziyarete açtı. 

1964 doğumlu heykeltraş 1993 yılında stüdyo olarak kurguladığı büyük çiftlik arazisini peyzaj mimarları ile çalışarak ve 60 adetten fazla heykelin her birini özenle yerleştirerek ziyaret eden herkesi büyülüyor. Çiftlik evi sizi Cape Town güneşinin altında kurabiye ve limonlu,naneli buz gibi su ile karşılıyor. Karşınızdaki manzara adım attıkça görecekleriniz hakkında önemli bir ipucu veriyor. Yüzlerce nilüfer çiçeklerinin süslediği göl, sadece Güney Afrika'ya özgü bitki örtüsü olan Fynbos'un tüm güzelliğini yansıtıyor. Patika yollardan devam ederken sanatçının ilk dönem işleri ile karşılaşıyorsunuz.

Güzel sanatlardan mezun olduktan sonra uzun süre doğa ile ilgilenmiş, tahnitçilik üzerine çalışmış sanatçının erken dönem çalışmaları genellikle kuş figürlerinden oluşuyor. Günümüze yaklaşan çalışmalarında ise doğayı insan ile nasıl vahşi bir şekilde birleştirdiğini görüyoruz. Boynuzlu insan bedenleri güçlü görünümlerine rağmen kormuş beden duruşları ile naif ve kırılgan bir izlenim yaratıyor. Kanatlı figürler dağ ve yeşillik manzarası karşısında derin nefes alırken vahşi hayvanların av sahneleri güneş ışınlarının oluşturduğu sert gölgeler ile oldukça dramatik bir etki yaratıyor. Her patika dönüşünde inanılmaz derecede şaşırtıcı bir başka harika manzara ile karşılaşıyorsunuz. Çimlerin üzerinde, bir ağaç gölgesinde oturup, heykelleri gölün rüzgarla titreşen yüzeyindeki yansımaları ile izlemek oldukça hipnotize edici bir atmosfer oluşturuyor. Oldukça büyük ölçekli bronz döküm heykellerin kaya gibi görünenleri dağ ile o kadar paralel yerleştirilmiş ki; izleyici her açıdan farklı bir deneyim yaşıyor.



Yakın zamanda hizmete girecek geçici sergiler bölümünün mimari tasarımı en az heykeller kadar büyüleyici. Patikalar bittiğinde yol sizi sanatçının atölyesine çıkarıyor ve atölyenin ne kadar etkileyici olduğunu tanımlayabileceğim bir kelime olduğunu düşünmüyorum.

Heykellerin çoğu izleyicide farklı izler uyandıracaktır ancak en etkileyici olanı sanatçının kedisinin heykeli. Yaşadığı yıllar boyunca çiftlikte dolanan kedisi ölünce, sanatçı kedisinin küllerini bronz ile karıştırarak onu doğaya düşünceli bir şekilde bakarken betimliyor.  Bugüne kadar gezdiğim en etkileyici heykel bahçesi ve sanatçı atölyesi olan "Dylan Lewis Studio and Sculpture Garden" sadece randevu ile geziliyor. İnternet sitelerinden tüm detayları öğrenebileceğiniz bu sanat cenneti Cape Town'un Stelllenbosch bölgesinde bulunuyor.

Tüm detayları ve bahçeden fotoğrafları görmek için web sayfasını ziyaret edebilirsiniz. 

Bu yazı Artisans Dergi Mart-Nisan 2017 sayısı için hazırlanmıştır. Ahmetrustemblog dışında paylaşılması yasaktır. 

Ahmet Rüstem Ekici



Yorumlar

Popüler Yayınlar

Dekorasyon Tavsiyeleri No:5 Duvarlara tablo yerine alternatifler - Tabaklar

SANATLA DOLU BİR YAŞAM : LALE BELKIS

About Augmented Reality Exhibition "Hamam"

Aslında Özgürsün

DÜNYA SANAT GÜNÜ İZMİR'19

OMM Açılıyor!

Başka Dünya