İstanbul Kitaplığı
Soğukçeşme Sokağı
İstanbul’daki en güzel sokaklardan biridir. Tarihi olabildiğince
hissedebileceğiniz bu sokağın bir
tarafında Ayasofya bir tarafında sıra sıra saray duvarına yapışık konaklar yer
alır. Bu konakların en değerlisi Çelik Gülersoy tarafından İstanbul’a hediye
edilmiş İstanbul Kitaplığıdır.
Özellikle 70’li yıllardan
sonra oldukça harap hale gelmiş , 80’lerin sonunda Turing tarafından restorasyonu
tamamlanmış bu eski, cumbalı, kafesli, genellikle 2 katlı konakların bulunduğu
sokağa bir Bizans sarnıcı, 1800’lere tarihlenen bir çeşme eşlik ediyor. Günümüzde
İstanbul Kitaplığında yer alan birçok kaynak, fotoğraf, çizim bu sokak hakkında
referans belgeleri olarak kullanılmış ve yenileme aşamasında önemli rol
oynamıştır. Çelik Gülersoy,24 Ocak 1990 tarihinde, kitaplığın açılış
konuşmasında, İstanbul Kitaplığının vücut bulmasını sağlamış olan kişilere
teşekkürlerini sunarken, bu sokaktaki parsellerin sahibi olan Türkiye Turing ve
Otomobil Kurumunun değerli üyeleri ve yönetici kadrosuna, bu ulusal kuruluşu
oluşturan değerli kişilere, binayı para kazandıracak bir otel yerine bir kültür
yuvasına ayırdıkları için özel olarak teşekkür etmiştir ve şu özel cümleyi kurmuştur;
“Hayatta paradan çok daha önemli şeyler olduğunu bilen bu kadroya teşekkür
borçluyum.”
Çelik Gülersoy, Türkiye
Turing ve Otomobil Kurumu yayını olan “Soğukçeşme Sokağı” kitabında ise “Dünya
ölçüsünde öneme sahip, özelliği olan bir kitaplık: tarih boyunca İstanbul
üzerine yazılmış Batı kaynakları içeriyor. Son 400 yılın en nadir Avrupa
eserleri, dışarıdan bir Anadolu evini andıran bu sevimli ev içerisinde yer
alıyor.” diyor ve aynı zamanda kitaplıkta bulunan İstanbul’un yüzyıllar boyu
geçirdiği değişimi belgeleyen gravür ve fotoğrafların da önemli bir kaynak
sunduğunu belirtiyor.
Kitaplık Çelik Gülersoy’un
son 400 yılın yayınlarından oluşan kişisel koleksiyonuna yer veriyor ve kapalı
raf sistemi ile araştımacılara, öğrencilere hizmet veriyor. 11.000’den fazla yayına ve
belgeye ev sahipliği yapan kitaplık 2 kattan oluşuyor. Giriş katında müracaat,
dergiler, nadide kitapların kopyaları yer alırken üst kat nadide eserlere ve
okuma bölümlerine yer veriyor. Pencerelerinden tüm görkemi ile Ayasofya
görünüyor ve sokak özellikle ağaçların çiçek açtığı aylarda kesinlikle
görülmeye değer.
Kitaplık olarak hizmet veren
bu konağın içine girer girmez sizi İstanbul hakkında eserler bırakmış çeşitli
disiplinlerden sanatçıların portreleri karşılıyor. Merdivenlerden üst kata
çıktığınız an kendinizi birbirinden değerli kitaplar arasında, dönemini oldukça
yansıtan büyük bir salonda buluyorsunuz.
Kitaplıkta, Roma ve Bizans dönemi, Osmanlı tarihi, İstanbul’u
sistematik olarak bütünüyle veya tek bir semtiyle ele alan eserler,
seyahatnameler, güzel sanatlar, hatıralar, biyografiler ve çeşitli dallara
ayrılan kitaplar yer alıyor. Diğer kütüphanelerden en büyük farkı sadece
İstanbul’u konu edinmesi ve bir tema altında bir ilk olması.
İstanbul Kitaplığı geçtiğimiz
yıllarda bir kapanma süreci yaşadı. Toplanan imzalar sayesinde hayatta kalan bu
özel Çelik Gülersoy mirasına sahip çıkmak, sadece kültür, sanata önem veren
bireylerin değil herkesin görevi olduğunu düşünüyorum. Bizler de Artisans Dergi
olarak tüm sayılarımızı kütüphane ile paylaşıyoruz.
Sadece hafta içi açık olan
kitaplık kullanıcılara fotokopi ve internet hizmeti de sağlıyor. İçeride
konağın tüm sıcaklığı ile bütünleşen ve 28 senedir bu özel kitaplıkta çalışan
Neslihan Yalav ve Ziya Aslan her konuda olabildiğince yardımcı oluyor.
Bu yazı Artisans Dergi'nin 9. Sayısında Yayınlanmıştır. İzinsiz kullanımı yasaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder