Türkiye'nin İlk Açık Hava Müzesi

KARATEPE ASLANTAŞ




Türkiye'nin ilk açık hava müzesi Karatepe Aslantaş Açık Hava Müzesi bugüne kadar gezdiğim tarihi, arkeoloji ve mimari tasarımı bir arada görebileceğimiz en etkileyici örneklerden. 

Kaynağını bilmediğim ama her fırsatta kullanmaktan son derece hoşlandığım bir tanım var; "Anadolu, Dünya'nın Açık Hava Müzesidir". Her şehrinde binlerce yıllık izleri görmenin mümkün olduğu ülkemiz yeterince tanıtımı yapılmayan arkeolojik alanları ile yeni haberdar olanları oldukça şaşırtıyor. Bunlardan biri de eskiden Adana il sınırında olan, Osmaniye'nin il olması ile Osmaniye sınırında bulunan Karatepe - Aslantaş Açık Hava Müzesi.  

Geç Hitit dönemine tarihlenen (M.Ö. 8.yy.) Azativataya  isimli bu antik kent savunma amaçlı kurulmuş ve çevresinde bulunan Domuztepe höyüğü ile neolitik dönemlere kadar tarihlenen bir açık hava müzesi. 1946 yılında başlayan kazılar Alman arkeolog Prof. Dr. Th. Bossert ile başlıyor ama günümüzde Karatepe en çok Prof. Dr. Halet Çambel ve emekleri ile anılıyor. "Domuztepe, Son Araştırmalar Işığında Yeni Bir Değerlendirme" yazısında ne kadar zor iklim ve çalışma şartlarında projeyi günümüze ulaştırdığını anlatan Halet Çambel bu antik kentin ve buluntuların müzeye taşınması yerine yerinde sergilenmesi için de oldukça çaba sarfediyor.  Aykut Köksal'ın Mimarizm sitesinde yayınladığı "Karatepe Saçakları ve Müelliflik Sorunu" isimli yazısında günümüze iklim şartlarından korunması için son derece fonksiyonel, görünüm olarak etkileyici duran saçakların kim tarafından tasarlandığını aydınlatmaya çalışıyor ve yazısına bu cümle ile başlıyor. "Aynı yapı iki ayrı ülkede, iki ayrı müellifle anılabilir mi? Bu zor rastlanır durumu Karatepe Saçakları’nda görüyoruz. Türkiye mimarlık yazınına Turgut Cansever’in en önemli çalışmalarından biri olarak girmiş olan “Karatepe Saçakları”, İtalya’da Franco Minissi’nin yapıtı olarak kabul ediliyor."  Halet Çambel'in eşi mimar Nail Çakırhan'ı da unutmamak lazım tüm bu arkeoloji ve mimarinin iç içe geçtiği projede. 





Yeşillikler arasında devam eden yolculuğunuz sizi açık hava müzesi kapısına getiriyor. Mimarisi son derece etkileyici bölgeyi gezmeden önce dilerseniz görevlilerin yardımı ile yaklaşık 40 dakika olan tanıtım videosunu izleyebilirsiniz. Tanıtım videosunda zor koşullarda 1950'lerden günümüze bu alanın oluşumu ile alakalı etkileyici bilgiler yer alıyor. Ardından hemen müze kısmına girerek bölgede ve yakın çevresinde bulunmuş eserlerin sergilendiği kısımları geziyorsunuz ve sonrasında yol sizi bu etkileyici geç dönem Hitit antik kentine doğru götürüyor. Ağaçların kokusu ve gölgesi, kuş ve böceklerin sesleri ile gezdiğiniz yol sizi 3 farklı noktada bulunan etkileyici kabartmalara, heykel ve Hitit hiyeroglif yazılar ile bezeli steller oldukça etkileyici. Simetrik olduğu anlaşılan yapının bir tarafında Finike dilinde bir tarafında Hitit dilinde yazıların yazması tarihte ilk defa Hitit hiyerogliflerinin çözülmesini sağlıyor ve buradaki anahtar sayesinde tüm Hitit yazıları çözülmüş oluyor.  Sfenksler, fırtına tanrısı heykeli, kabartmalar ile yolculuğunuz sizi tekrar başladığınız noktaya getiriyor ve bir kez daha tarihte kimlerin gelip, hangi söylemler ile hükmettiklerini ve yok olduklarını görerek zamanda kısa bir yolculuk yapıyorsunuz. Karatepe çevresi Aslantaş barajı ile harika doğa manzaraları sunuyor. Yol boyunca göreceğiniz el yapımı ahşap ürün satıcılarını desteklemeyi unutmayın. Karatepe köyüne yolunuz düşerse Karatepe Kilim Müzesi'ni de ziyarete edebilirsiniz. Bu bölgeye kadar gelmişken Kastabala Antik kenti, Anavarza Antik Kenti rotanızda olabilir. 




Popüler Yayınlar

Dekorasyon Tavsiyeleri No:5 Duvarlara tablo yerine alternatifler - Tabaklar

SANATLA DOLU BİR YAŞAM : LALE BELKIS

About Augmented Reality Exhibition "Hamam"

Aslında Özgürsün

DÜNYA SANAT GÜNÜ İZMİR'19

OMM Açılıyor!

Başka Dünya