GEÇMİŞ – GELECEK – ŞİMDİ


Misi’de Zamanın Katmanları

Nilüfer Belediyesi diğer belediye ve şehirlere ilham verecek bir sanat projesi ile Türkiye’de sanatın merkezden kaymasına dair ipuçları veriyor.



             Nilüfer Belediyesi’nin kültür sanat dairesinde misafir sanatçı programı ile bir araya gelen sanatçılar çalışmalarında, Misi köyünün tarihine geçmişe dönerek uzaklık ile yakınlık ilişkisini inceliyorlar. Üç farklı disiplinden gelen sanatçılar; Misi köyünde, 2000 yıllık tarihinin zamanını Geçmiş Gelecek ve Şimdiyi konu edinerek farklı katmanları yapıtlarında işliyor. Sanatçılar, Bursa’nın en eski yerleşkesi olan tarihi ve doğal yapısı ile hazine değerine sahip Misi köyünü, bugünün koşulları çerçevesinden inceleyerek kolektif bir yolculuğa çıkıyorlar.
             Saliha Yılmaz, seramik heykellerinde ve kâğıt üzerine uyguladığı desen çalışmalarında; bölgedeki ticari hareketliliği melez insan formları halinde ele almaktadır. Geçmişte yok olan ipekböcekçiliği ve şarap üretimini biçimselleştirerek, hibrit formları hayal ve gerçek arasındaki ilişkileri ile günümüzde köydeki tarihe tekrar bakmaya davet eder.
             Melike Kılıç kağıt kesme ve kolaj çalışmalarında; antik çağlardan referans alarak günümüze dair melez mitolojiler yaratmaktadır. Misi köyündeki kolektif çalışmada, oraya ait koruyucu hayvanları ve büyülü bitkilerini bir antropoloğun titizliğinde hikâyelerine taşımaktadır.
             Ahmet Duru çalışmalarının oluşum sürecini, Misi köyünün günümüzdeki doğasını makro ve mikro bakış açılarını fotoğraflayarak ele alıyor. Sanatçı doğa gezintilerinden fotoğraflar çekerek ve bu gezintiler dâhilinde, çalışmalarının oluşum süreçlerini tasarlar. Aynı zamanda fotoğraflardan aldığı imajlarla; çizim, yağlı boya ve aquarelle boyayla gözlemlerini yansıtıyor.




İstanbul’un sanat merkezi olması çoğu zaman Türkiye’nin diğer şehirlerinde üretimlerine devam eden sanatçıların görünürlüğü ve sanat merkezlerinin yetersizliği açısından bir dezavantaj. Son yıllarda özel müzelerin, girişimlerin yeni merkezlere ve sanat için yeni platformlara yer açtığını gözlemliyoruz. Bayburt, Eskişehir, İzmir, Bursa, Mardin, Çanakkale, Sinop gibi şehirlerde öne çıkan etkinlikler sanatçılara yeni diyalog alanları sunuyor. Öncelikle belediyelerin sanat etkinlikleri ve atölye çalışmalarına destek vermesi takdir edilmesi gereken durumların başında geliyor. Gelecekte başka şehirlere de ilham vermesini beklediğimiz programın detaylarını Nilüfer Belediyesinden Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğüne bağlı Görsel Sanatlar Büro Sorumlusu Burcu Buruk Tosun’a sorduk;

Program hangi eksiklikler hissedilerek oluşturuldu?

Sanatın ve sanatçının toplumda oynadığı önemli rolün farkında olan Nilüfer Belediyesi, hazırlamış olduğu Sanatçı Konaklama Programı ile yerel ve küresel dinamikler arasında bağlar kurarak, sanatsal, sosyal ve ekonomik etkileşimlerin profilini yükseltmeyi ve kültürlerarası diyalog için zemin hazırlayarak kültürel diplomasiye katkı sağlamayı amaçlamaktadır.

Nilüfer Belediyesi Sanatçı Konaklama Programı, Nilüfer Belediyesi tarafından kurulması planlanan Çağdaş Sanat Müzesi’nin koleksiyon alt yapısını oluşturmak amacıyla hazırlanan projelerden bir tanesidir. 

Programın bundan sonraki süreci nasıl işleyecek?

Nilüfer Belediyesi Sanatevi'ne yeni başlayan veya kariyerlerinin ortasında olan; 22 yaşını doldurmuş sanatçı, tasarımcı, fotoğrafçı, küratör ve araştırmacılar davet edilmektedir.

Nilüfer Belediyesi Sanatevi'nde araştırma odaklı projelerin yanı sıra, mekâna özgü işler, etkinlik tabanlı performanslar, deneysel çalışmalar, gösterimler ve eğitim etkinlikleri gerçekleştirilir. Zaman ve geçicilik, sanat ve bilim, dil, eko-sistem, değer ve inanç sistemleri gibi temalar üzerinde yoğunlaşan projeler desteklenir.

Başvurular, üyeleri değişecek olan ulusal bir kurul tarafından incelenir. Beş üyesi olan bu kurul, akademisyen, profesyonel sanatçı, küratör ve sanat eleştirmenlerinden oluşmaktadır. Başvuru yapan sanatçıların sundukları proje önerisinde araştırmalarının amacını, yöntemini ve talep ettikleri işbirliğini tanımlamaları, çalışma takvimini ve proje bütçesini belirtmeleri gerekmektedir. Belirtmiş olduğumuz süreç ve şartlar doğrultusunda projemiz gelecek yıllarda da tanınırlığı artarak ve başarı ile devam etmesini hedeflemekteyiz.





Saliha Yılmaz


Kısaca sizi tanıyabilir miyiz? 

Yeditepe Üniversitesi Plastik Sanatlar, çift ana dal programı ile dâhil olduğum Moda-Tekstil Tasarımı bölümlerinden mezun oldum. Bir süre çeşitli tekstil firmalarında tasarımcı olarak çalıştım. Daha sonra aynı üniversitenin Plastik Sanatlar Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladım. İşlerimde; yağlıboya, desen, seramik ve ışık gibi farklı metotları kullanıyorum. Kimlik, cinsiyet, kentsel dönüşüm ve doğayla ilişki hali çalışmalarımda belli başlı konuları oluşturuyor. Çiçek, bitki, hayvan ve bina olarak temsili formlarda, melez bireylere odaklanıyorum. Son 1 yıldır Beşiktaş Dikilitaş'daki atölyemde işlerimi üretmeye devam ediyorum.


Programdan nasıl haberdar oldunuz? Program deneyimleri nasıldı?

Nilüfer Belediyesi Misafir Sanatçı Konaklama Programına dâhil olmam çok organik ve hızlı ilerledi. Üniversiteden bölüm arkadaşım Burcu Buruk Tosun Nilüfer Belediyesi'nin kültür sanat ekibinde çalışıyor, onun aracılığı ve referansı ile davet edildim. Nilüfer Belediyesi farklı şehirlerde yaşayan görsel/plastik sanatlar alanındaki sanatçı, küratör, akademisyen, sanat yazarı ve tasarımcı kişilere erişmek isteyen ve onları destekleyen bir misyona sahip.

Programa katılmak, benim için farklı bir deneyim oldu. Misi Köyü’nün kuruluşu M.S. 183’e kadar gidiyor. Bölge, İncil Konsili’nin burada toplanmış olmasından ötürü tarihsel bir öneme sahip. Alex adlı bir keşiş ve yanındaki seksen beş Hristiyan, o zamanki adı ile Mysia‘ya yerleşmiş. Köyde, bugün sadece kalıntılarına rastlanılan manastır alanı civarında İncil’in bir nüshasının gömülü olduğuna inanıldığından, bölge Hıristiyanlar için halen büyük önem taşıyor. Ancak bölgenin geçmişte sahip olduğu mimari yapılar ile yoğun üzüm ve ipek ticareti, günümüzde büyük ölçüde yok olmuş. Bir zamanlar hem ticari, hem de dini açıdan hareketli olan Misi köyü, şimdilerde doğası, tarihi dokulu evleri ve Nilüfer Belediyesi’nin aktif tuttuğu Edebiyat Evi, Fotoğraf Müzesi, Çocuk Kütüphanesi gibi girişimler ile farklı alanlarda yeniden canlanmış durumda. Bu kadar zengin tarihi dokuyu ve zamanın katmalarını çalışmalarımda incelemek zihnimi açtı.


Farklı bir şehirde olmanın üretim sürecine ne gibi katkıları, farklılıkları oldu?

Benim buradaki üretimimi şekillendiren ana tema Misyalıların gündelik hayatları oldu. Bölgenin tarihi geçmişi çok heyecan vericiydi, böylece işlerimin çoğu öncesinde zihnimde oluştu. Bir bölgeyi tanımlamak ve onun hikâyesinden esinlenerek iş üretmek; süreçte kalarak üretmemizi ve oranın ruhunu dinlememizi sağlıyor. Hem de bizi konfor alanımızdan çıkararak, zihinsel açıdan da zenginleştiriyor. Misi’nin yok olan ipekböcekçiliği ve şarap üretimini melez insan formlarına dönüştürdüğüm seramik heykellerimle ve kâğıt üzerine desen çalışmalarımla, günümüz izleyicisini köyün tarihine tekrar bakmaya davet etmek istedim. Ayrıca İncil meselesinden yola çıkarak bir zamanların önemli bir iletişim aracı olan Ekslibris tekniğinden esinlendim. Ekslibris serisinde çizdiğim figürler o dönemdeki İncil Konsili için toplantı yapan gruba ait bireyleri temsil ediyor. 

Hala müzesi olmayan  ya da çağdaş sanat galerileri bulunmayan şehirlerimiz var bu konuda neler düşünüyorsunuz? 

Maalesef öyle; çünkü Türkiye'de son yıllarda sosyal, ekonomik ve siyasal tutum güven verici unsurlara sahip değil. Anadolu'da müze veya çağdaş sanat galerilerinin çoğalması ya da yeni kurulması için kültürel alanda rasyonel yenilikler ve destekler gerekiyor. Bu destek o şehrin belediyesinden ya da o şehrin sahip olduğu is adamlarından ya da sanatçılarından gelebilir. Nilüfer Belediyesi'nin bu konuda çok aktif olduğunu biliyorum. Misi köyü Edebiyat müzesi, ve fotoğraf müzesine sahip. Ayni zamanda Nilüfer'de Galeri N isimli çağdaş sanat galerisi acildi. Bizim de Sanatçı konaklama programında ürettiğimiz çalışmalarımız, Ekim'den Aralık ayına kadar bu galeride sergilenecek. Başka güzel örnekler de mevcut.
Sanatçı ve Akademisyen Hüsamettin Koçan'ın Bayburt'ta kurduğu Baksı Müzesi ve is insani Erol Tabanca’nın Eskişehir OMM müzesi yeni etkileşimlere katki sağlayacaktır.

Türkiye çağdaş sanat ortamına baktığımızda merkezler ile kıyaslanınca nelerin eksikliğini gözlemlediniz? 

Bu durumun, aslında kişiye göre değiştiğini düşünüyorum. İstanbul'da bile birçok organizasyon Avrupa yakasında gerçekleşirken; Anadolu yakasında da farklı olanakları var. Sadece araştırmak, yola çıkmak gerekiyor. Mardin, Çanakkale, Sinop, Nilüfer gibi çeşitli yerlere bienaller, sanat etkinlikleri yapılırken sadece merkeze odaklanmak, ona öykünmek doğru değil. Yavaş yavaş bu tarz oluşumların çoğalacağına, bu sanat dalgasının büyüyeceğine inanıyorum. 





Melike Kılıç



Kısaca sizi tanıyabilir miyiz? 

Küçük bir köyde çocukluğum geri kalan tüm yaşamım İstanbul da geçmeye devam ediyor. Marmara güzel sanatlar resim bölümü mezunuyum, Viyana Güzel Sanatlar Akademisinde bir süre eğitim gördüm. Görsel hikâye anlatıcısı ve hatırladığım geçmişin izini süren, doğa insan konusuna odaklı üretim süreci olan bir sanatçıyım. Hikâyelerimi önce çizip sonra kesiyorum, durağan ama hareket halinde sahneler çıkarıyorum. Kâğıtlar ve katmanlarla çalışıyorum. 

Programdan nasıl haberdar oldunuz? Program deneyimleri nasıldı?

Programdan birlikte aynı projede yer alan sanatçı arkadaşım Ahmet Duru’nun beni önermesi ile haberdar oldum. 
Misi köyü ve Bursa beni çok etkiledi diyebilirim. İstanbul her ne kadar bir çekim merkezi gibi görünse de Nilüfer belediyesi ve vizyoner sanat danışma ekibinin çalışmaları, çok profesyonel ve beklentimin çok üstünde oldu. Yola çıkmak farklı yerlerde bulunmak beni hep besleyen şeylerden birisi olduğu için çalışmalarıma daha derin katmanlar girmesine sebep oldu bakışım zenginleşti. 

Bursa Misi gibi farklı bir bölgede olmanın üretim sürecine ne gibi katkıları, farklılıkları oldu?

Dağları keşfettim, yolları ve uzakta olanın çok uzak kalmadığını. Burada yani İstanbul da olması gereken pek çok şeyin orda yapılmaya çalışılması çok hoşuma gitti. Misi binlerce sene öncesinin çok önemli bir geçiş yolu ve bunu sezinlemeye çalışmak hem ruhuma hem parmaklarıma iyi geldi diyebilirim. 

 Hala müzesi olmayan  ya da çağdaş sanat galerileri bulunmayan şehirlerimiz var bu konuda neler düşünüyorsunuz? 

Yavaş yavaş olacağına inanıyorum, Misi köyü sanatçı misafir programının pek çok şehre ilham vermesini isterim. Hatta İstanbul'a bile. Müzeler ve çağdaş sanat galerileri birden bire kurulmuyor. 

Türkiye çağdaş sanat ortamına baktığımızda merkezler ile kıyaslanınca nelerin eksikliğini gözlemlediniz?

Nilüfer için konuşmam gerekirse eksiği olduğunu düşünmüyorum, hatta yaşadığım Kadıköy’ün eksiği olduğu, eksik kaldığını düşündüğümü söyleyebilirim, orda ürettiğim atölye koşullarını düşünürsek. Merkezde olanın asıl çevresine daha dikkatli olması gerektiğini, oralarda neler olduğunu fark edip bunu duyurması ve duyması lazım. Artık Türkiye’de merkez kayıyor, Diyarbakır var Sinop, Mardin ve Çanakkale bu illere küçük ilçelerde eklenmeli. Misi köyü tatlı bir hayalin ürünü ve önümüzdeki aylarda çok daha güzel projelere ev sahipliği yapacak. Bursa Bienali Nilüferde olursa hiç şaşırmam. 

Ahmet Duru, Melike Kılıç ve Saliha Yılmaz’ın süreç boyunca ürettiği eserler “Misi’de Zamanın Katmanları” başlığı altında, 26 Ekim – 15 Kasım tarihleri arasında Nilüfer Belediyesi’ne ait Galeri N’de sergilenecek.


Yorumlar

Popüler Yayınlar

Dekorasyon Tavsiyeleri No:5 Duvarlara tablo yerine alternatifler - Tabaklar

SANATLA DOLU BİR YAŞAM : LALE BELKIS

About Augmented Reality Exhibition "Hamam"

Aslında Özgürsün

DÜNYA SANAT GÜNÜ İZMİR'19

OMM Açılıyor!

Başka Dünya