EVE DÖNÜŞ-İÇE DÖNÜŞ
Sergi Mekanı Olarak
Konut
Selin Göksel ile Artisans Dergi Röportajı
Nişantaşı’nda bir
apartman dairesinde duvarlarında herkese açık bir sergi gerçekleştiren Selin
Göksel ile sergileme mekanları üzerine konuştuk.
Bir nesneyi
sergilemenin tarihine bakacak olursak bu tanımsız durum bizleri tarih öncesi
dönemlere götürebilir. Sanat eserinin sergilenmesi görevini ise çoğu zaman
müzeler, galeriler, fuarlar ve sanata ayrılmış alanlar üstlendi. Günümüzde
çevrim içi araçların da bir sergi mecrası haline geldiğini düşünürsek sergileme
çeşitliliğinin giderek arttığını söyleyebiliriz.
Galerilerin çoğu
zaman sadece bünyelerinde bulunan sanatçılara ev sahipliği yaptığı durumundan
yola çıkarak sanatçının çalışmalarını sergileyeceği alanların kısıtlı olması
birçok sanatçı için sorun olmuştur. Sosyal medyanın bir tanıtım aracı olarak
kullanılması her ne kadar çoğu sanatçı için bir bağlantı alanı oluştursa da
günün sonunda sanatçı öz geçmişlerini zenginleştiren “Geçmiş Sergiler” kısmında
sadece kurum, galeri, müzelerdeki karma ve kişisel sergiler, sanat etkinlikleri
dikkat çekiyor. Bu noktada açık çağrılara, yarışmalara dosya yollarken
sanatçının deneyimi ve devamlılığının ispatı olacak sergilere farklı bir yönden
bakan sanatçı Selin Göksel ile görüştük.
Selin Göksel - Fotoğraf Yurdaer Songun
Öncelikle senin ve
sanat serüvenin hakkında kısaca bilgi edinebilir miyiz?
Çocukluğumdan
itibaren hep bir bir şeyler çizer, ellerimle 3 boyutlu bir şeyler üretir, satar
veya insanlara hediye ederdim. İtalyan Lisesinde okuyan ablamın sanat tarihi
dersi için mimari kolon çizimi gibi çizime dayalı ödevlerini de hep ben
yapardım. Liseden hemen sonra üniversite sınavı ile kazandığım Diş-Protez
teknisyenliği sağlık yüksek okulunu bitirdim. Teknisyen olarak çalışırken dahi
her bulduğum boşlukta natürmortlar karalamaya devam ettim. 2001 yılından
itibaren Yeditepe Üniversitesi Plastik Sanatlar bölümünde yüzde yüz burslu
öğrenci olarak resim, heykel, seramik ve baskı dersleri alarak sanat hayatıma
başladım. Ardından Marmara Üniversitesi resim öğretmenliği bölümünde tezli
yüksek lisansımı tamamladım. Geçmiş eğitimimin bana kazandırdığı 3 boyutlu
düşünme, alçı kalıp alma teknikleri, metal döküm ve malzeme bilgisinin de
sanatsal hayatıma çok katkıda bulunduğunu itiraf etmeliyim.
Bir sanatçının
galeri ile olan iletişiminde ne gibi zorluklar oluyor?
Bugüne kadar galerilerde grup sergileri ile bir çok sergide
yer aldım. Üniversite arkadaşlarımdan oluşan bir grup ile galeri yöneticileri
ile görüşüp açtığımız sergiler oldu. Son yıllarda galerilere giderek elden
basılmış veya dijital portfolyolarımı bırakıyor veya ilgili kişilere anında göstermeye
çalışıyorum. Çok nadir geri bildirimler alıyorum ve çoğunlukla kendi
bünyelerinde yeterince sanatçıları olduğunu ve benim gibi başka sanatçıları
olduğu için veya benim sanatımla ilgilenmediklerini söyledikleri için hayal
ettiğim galerilerde şimdiye kadar yer alamadım.
Evde sergi fikri
nasıl ortaya çıktı nasıl geri dönüşleri oldu?
Yıllar içinde
durmadan ürettiğimi düşünürsek, bu işler evin farklı noktalarında yığılmaya
başladı. Tuval üzerine resimler üstüste duvara dayandı, kağıt üzerine işler
dosyalarda birikti, heykeller ise masaların üzerini ve evin her tarafını
kaplamaya başlamıştı. Bir blogda Berlin’de, Londra’da, Paris’de, New York’da
bir apartman dairesinde oturup, salonunu, misafir odasını hatta depo odasını
bile bir sergi mekanına dönüştürenleri okumuştum. Peki neden o zaman ben
başkalarının bana sergi açmasını bekliyorum ve neden ben kendi sergimi
yapmıyorum diyerek bu işe giriştim. Sosyal medya aracılığı ile tanıdığım ve
yüzyüze tanımadığım herkesi bu sergiye davet ettim. Ardından salonumu baştan
aşağı bir sergi alanı gibi düzenledim. Dosyalarda duran resimlerden seçkiler
yapıp çerçevelettim, uzun yıllardır rulo olarak duran resimlerimi kasnaklara
gerdirdim ve duvarlara astım. Sergiye gelenlerin keyifle gezebilecekleri
şekilde ama isterlerse de oturup işleri seyrede bilsinler diye koltukları farklı
bir şekilde yerleştirdim. Çalışma
atölyemi, koridorları ve radikal bir şekilde yattığım yatak odasını da sergi
alanına dahil ettim. Yatak odamda yatağın üzerine yatak örtüsü gibi “Ailem”
isimli bir resim yerleştirerek yıllar içinde değişen ama çocukluğumdan beri uyuduğum odaya nostaljik
bir şekilde gönderme yaptım. Yıllarca aile olarak yaşadığım, fakat son 15
yıldır atölye-ev olarak kullandığım eve yıllar sonra ilk defa gelen aile
bireyleri, aile dostları geçmişte tanıdıkları bu evde çok farklı bir dünya ile
karşılaştıklarını söylediler. Aile dostları, arkadaşlarım, eski öğrencilerim ve
aileleri derken ortalama 60 kişi ziyaret etti sergiyi sabah 10’dan akşam 8’e
kadar. İnsanların uzun uzun dolanıp, muhabbet etmesinden, mekanı terketmek için
acele etmemesinden, etrafta asılı duran kolye heykellerimi boyunlarına takıp
seçmeye çalışmalarından ve sözlü geri dönüşlerden bu serginin çok başarılı
geçtiğini söyleyebilirim.
Çalışmalarının evde
sergilenmesi sanatına dair daha ulaşılabilir bir alan oluşturdu mu?
Evde sergi açmak,
evi bir günlük galeriye dönüştürmek kesinlikle sanatıma ulaşılmasını
kolaylaştırdı. Bu sergi sayesinde insanlar yıllar içinde ne kadar çok iş
ürettiğimi, resim, baskı resim, kağıt heykel, ahşap heykel gibi, ne kadar farklı medya ile çalıştığımı gördüler
ve işler hakkında akıllarına takılanları
yüz yüze sora bildiler, hatta özellikle resinden yaptığım işlere dokunabilme
fırsatı buldular. Gözlemlediğim kadarı ile yaşanmışlığı olan bir ev ortamında
yer alan sergi, klasik beyaz küp (white cube) galeriden daha sıcak, insanların
kahvesini, içkisini alıp etrafta uzun uzun dolaşabileceği, ardından tanıdıkları
veya tanımadıkları insanlarla kaynaştıkları ve uzun saatler vakit geçirdikleri
bir mekana dönüştü. Evde açtığım sergiyi sosyal medyada canlı olarak
yayınladım, ardından çekilen fotoğrafları günlerce paylaştım, bu sayede
serginin hala açık olduğunu düşünen insanlar arayıp gezmek istediler. Bu
sebeple 2 hafta boyunca ev sergimi randevu ile insanlara açmaya, gezdirmeye
devam ettim. Sosyal medya aracılığı ile işlerim ile ilgilenenler oldu, bu benim
için gerçekten çok keyifli bir deneyim oldu.
Bu sergilerin
devamı gelecek mi?
Kesinlikle gelecek.
Her yıl tekrarlamak istiyorum. Ama sadece kişisel değil, başkalarını da davet
etmek istiyorum. Hatta bir kaç ay içersinde, son yıllarda sürekli fikir
alışverişi yaptığım ve sergilerimi kurarken de sürekli yanımda olan 3 kız
arkadaşımla, 4 Kadın isimli bir sergiyi salonumda açmak istiyorum.
Galerilerin çalışma
koşulları hakkında ne düşünüyorsun? Komisyon vb.
Galeriler,
sanatçının satılan işinden çok yüksek komisyon aldıkları zaman doğrusu
öfkeleniyorum. Tabii ki tanıtım, koleksiyoner ile ilişkiler için galerilere ihtiyacımız
olduğunu da düşünüyorum. Fakat bir sanatçının bir işi üretme süreci, harcadığı
vakit, o işi üretirken yaşadıkları, iç savaşları yeteri kadar değer
görmediğinde sanatçı çok ciddi kırgınlık yaşıyor. Buna rağmen sanatçıların hayatlarına
devam edebilmek adına komisyonlara göz yumduklarını da gözlemliyorum.
Çevrimiçi sergiler
hakkında ne düşünüyorsun? Sence sosyal medya ya da PC, telefon ekranlarımız
yeterli sergi platformları mı?
Son 4 yıldır
Lebriz.com’un sanatçısıyım. Sanal ortamda düzenli olarak işlerimi
güncelliyorum. Lebriz.com/selingoksel sayfasında her yıl bir kere atölye
sergisi adı altında online sergi olarak da işlerimi sergiliyorum. Lebriz.com
e-mailler ile ve instagram üzerinden sayfası yenilenen sanatçıları ve sergisi
olanları ilan ediyor. Fakat bu tanıtımların yeterli olmadığını düşünüyorum. O
sebeple aynı anda bende kendi sosyal medya hesaplarım aracılığı ile sergi süresince
tekrar tekrar hatırlatmalar yapıyorum.
Tüm dünyada telefon
üzerinden sosyal medyada yer alan sanatçıların, galerilerin ve müzelerin
takibinin çok arttığını düşünüyorum. 5 dakikada bir insanlar sosyal medya
hesaplarını kontrol ediyor, uzun uzun insagram veya facebook hikayelerine
bakıyorlar. O sebeple telefon veya PC üzerinden olsun, sosyal medya ile bir çok
kişiye ulaşabileceğimize inanıyorum.
Geleceğe dair
planların neler?
Yakın gelecekte,
İtalya, Almanya, Fransa veya New York’daki “artist in residency”
programlarından birine veya bir kaçına katılmayı planlıyorum. Bunun için
temaslarda bulunuyorum.
Ayrıca adından
bahsetmeyeceğim ama işlerime çok uygun olduğunu düşündüğüm galeriler var ve bir
gün onlardan birinde bir kişisel sergi açmayı hayal ediyorum. Ama o güne kadar
işlerimi üretmeye, gezerek, görerek, okuyarak kendime geliştirmeye devam
etmeye, kendi imkanlarımla da sanatımı tanıtmaya devam edeceğim.
Yorumlar
Yorum Gönder