Gölgeden Veriye: İmajın Ontolojik Dönüşümü ve Yapay Zeka Çağında Yaratımın Geleceği
Giriş: Mağara Duvarından Latent Uzayın Derinliklerine – Bir Ontolojik Krizin Anatomisi
İnsanlık tarihi, özünde, yokluğa karşı bir direniş biçimi olarak suret çıkarma arzusunun, yani mimesis'in tarihidir. Platon’un mağarasındaki titrek ateşin duvara düşürdüğü gölgelerden başlayıp, bugün silikon çiplerin mikroskobik labirentlerinde titreşen ve "Latent Space" (Gizil Uzay) olarak adlandırdığımız o sonsuz olasılıklar okyanusuna uzanan bu yolculuk, sadece teknik bir ilerleme envanteri olarak okunamaz. Bu, aynı zamanda derin bir ontolojik krizin, varoluşsal bir sorgulamanın ve estetik bir yeniden doğumun hikayesidir. Sanat tarihi, akademideki geleneksel anlatıların aksine, sadece fırça darbeleri, yontulmuş mermerler veya dökülmüş bronzlar üzerinden okunacak bir nesneler tarihi değildir; o, esasen bakışın, aracın ve gerçeklik algısının tarihidir. İmajın ne olduğu sorusu 1, antik Yunan'ın agoralarından bugünün veri merkezlerine kadar, Aristoteles'in Poetika'sındaki mimesis analizlerinden Jean Baudrillard'ın simülasyon kuramına kadar felsefenin en çetin cevizlerinden biri olagelmiştir.
Bugün, üretken yapay zeka (Generative AI) ile görüntü oluşturma çağına adım attığımızda, karşı karşıya olduğumuz fenomen basit bir "araç" değişiminden ibaret değildir. Fırçanın yerini dijital kalemin (stylus), tuvalin yerini yüksek çözünürlüklü ekranların almasından çok daha radikal, tektonik bir kırılma noktasındayız. Bu rapor, imajın tarihsel serüvenini, sanat tarihinin tozlu raflarında unutulmaya yüz tutmuş, az bilinen ama bugünü anlamak için elzem olan örneklerle harmanlayarak incelemeyi amaçlamaktadır. Amacımız, popüler medyanın sığ sularında gezinen "Yapay zeka sanatı öldürdü mü?" veya "Robotlar işimizi elimizden alacak mı?" gibi genel geçer ve korku odaklı yargılarda bulunmak değildir. Aksine, "İmajın etiği ve ontolojisi, insan sonrası (post-human) ve post-antroposentrik bir çağda nasıl yeniden tanımlanıyor?" sorusunun peşine düşerek, felsefi bir arkeoloji yapmaktır.
Bu entelektüel kazıda, Rönesans ustalarının atölyelerindeki gizli optik düzeneklerden 18. yüzyılın karanlık odalarında beliren hayalet simülasyonlarına, 1960'ların soğuk savaş atmosferinde çalışan ve bugün unutulmuş sibernetik sanatçılarından, genetik materyale (DNA) kodlanmış mikroskobik görsellere kadar uzanan geniş ve karmaşık bir spektrumu tarayacağız. Bir sanat tarihçisinin titizliğiyle geçmişi eşelerken, bir gelecek bilimci perspektifiyle "wetware" (biyolojik donanım) bilgisayarların, beyin-bilgisayar arayüzlerinin (BCI) ve yaşayan piksellerin sanatın geleceğini nasıl şekillendireceğini, olasılıklar ve felsefi spekülasyonlar üzerinden tartışacağız.
Bölüm I: Optik Yanılsamalar ve İmajın "Gerçekliği" – Gözün Protezleri
Mimesis ve Camera Lucida Tartışması: Eski Ustalar ve Erken "Prompt" Mühendisliği
Sanat tarihinde, imajın dış dünyadaki "gerçekliği" yansıtma kabiliyeti, yani mimesis 2, geleneksel olarak insan elinin hüneri ve insan gözünün keskinliğiyle ilişkilendirilmiştir. Vasari'nin sanatçıların hayatlarını anlattığı metinlerden beri, ressamın dehası, doğayı birebir taklit edebilme yeteneğiyle ölçülmüştür. Ancak 2000'lerin başında, ünlü ressam David Hockney ve fizikçi Charles Falco tarafından ortaya atılan ve sanat tarihi çevrelerinde deprem etkisi yaratan "Hockney-Falco Tezi", bu yerleşik kabulü kökünden sarsmıştır. Bu teze göre, 15. yüzyılın başlarından itibaren, özellikle Hollanda ve İtalyan sanatında görülen ani ve açıklanamayan gerçekçilik sıçraması, sadece sanatçıların el becerisinin evrimleşmesiyle açıklanamaz. Bu sıçrama, optik cihazların –konkav aynalar, camera obscura ve camera lucida– gizli ve sistematik kullanımıyla mümkün olmuştur.4
Johannes Vermeer’in tablolarındaki o büyüleyici, neredeyse fotoğrafik ışık ve perspektif, aslında bir lensin tuval üzerine düşürdüğü izdüşümün üzerinden geçilmesiyle mi elde edilmişti? Eğer öyleyse, bu durum Vermeer'i veya Caravaggio'yu "büyük sanatçı" statüsünden indirip, dönemin yetenekli birer "teknisyeni" mi yapar? Hockney ve Falco, sanatçıların bu araçları kullanarak, üç boyutlu dünyayı iki boyutlu yüzeye aktarırken oluşan perspektif sorunlarını aştıklarını iddia ederler. Eleştirmenler, özellikle David G. Stork gibi optik uzmanları, bu teze şiddetle karşı çıkarak, dönemin aynalarının ve lenslerinin bu kalitede görüntü üretemeyeceğini ve bu tür bir projeksiyonun tablolar üzerinde spesifik optik bozulmalar yaratması gerektiğini savunmuşlardır.6 Ancak tartışmanın kendisi, sanatın doğasına dair çok daha derin bir soruyu açığa çıkarır: Teknoloji, yaratımın neresindedir?
Bu tarihsel tartışma, bugün yapay zeka kullanıcılarına yöneltilen "Sadece komut (prompt) giriyorsun, sanatçı değilsin" eleştirisiyle ürkütücü ve ironik bir benzerlik taşır.7 Hockney'nin Secret Knowledge (Gizli Bilgi) adlı eserinde öne sürdüğü gibi, Ingres gibi ressamların camera lucida (aydınlık oda) kullanarak portre taslaklarını çıkarması, onların sanatçılığından bir şey eksiltmiş midir? Camera lucida, sanatçının konusuna bakarken aynı anda kağıdını görmesini sağlayan, görüntüyü "süperpoze" eden prizmatik bir araçtır. Sanatçı, gördüğü hayali izdüşümün üzerinden geçer. Bu süreç, aslında bugünün "text-to-image" (metinden güle) modelleriyle çalışan bir sanatçının süreciyle ontolojik bir akrabalık taşır.
Bugün Midjourney veya DALL-E kullanan bir sanatçı, aslında latent uzaydaki (yapay zekanın veri evreni) milyarlarca görsel verinin, girdiği kelimeler (prompt) aracılığıyla oluşan izdüşümünü yakalamaya çalışan modern bir camera lucida kullanıcısı gibidir. Vermeer ışığı fiziksel bir mercekten geçirip tuvale düşürüyordu; bugünün sanatçısı ise veriyi algoritmik bir mercekten geçirip ekrana düşürüyor.8 Her iki durumda da, sanatçı "görüntüyü yoktan var eden" (creatio ex nihilo) ilahi bir yaratıcı değil, "görüntünün oluşmasına aracılık eden, onu seçen ve sabitleyen" bir küratör konumundadır. Bu, imajın ontolojisinde radikal bir kopuş değil, şaşırtıcı bir sürekliliktir: Teknoloji, mağara resimlerinden beri her zaman bakışın bir protezi olmuştur.
Phantasmagoria: Simülasyonun Erken Ataları ve Baudrillard'ın Kehaneti
Yapay zeka ile üretilen görüntülerin "gerçeküstü", "halüsinatif" veya "tekinsiz" doğasını anlamak için, sinemanın bile icadından öncesine, 18. yüzyılın sonlarına, Fransız Devrimi'nin hemen sonrasındaki kaotik Paris'e gitmeliyiz. Étienne-Gaspard Robert, nam-ı diğer Robertson, terk edilmiş bir manastırın mahzenlerinde sergilediği Phantasmagoria (Hayalet Gösterileri) ile, bugünkü sanal gerçekliğin (VR) ve yapay zeka halüsinasyonlarının ilkel ama son derece etkili bir formunu yaratmıştı.10
Robertson, fizik ve optik bilgisini kullanarak "Fantoscope" adını verdiği, tekerlekli ve raylı bir projeksiyon cihazı geliştirmişti. Bu cihaz, gizli bir bölmeden (kara kutu), duman perdeleri veya yarı saydam kumaşlar üzerine görüntü yansıtarak, izleyicilerin üzerine doğru hızla gelen, büyüyüp küçülen, havada asılı kalan hayaletler, iblisler ve iskeletler yaratıyordu.11 Gösteriler sadece görsel değildi; ses efektleri, vantrilokluk ve hatta elektrik şokları ile desteklenen bütüncül bir "deneyim tasarımı"ydı. Robertson'ın gösterilerinde en kritik nokta, projektörün (teknolojinin) izleyiciden gizlenmesiydi. İzleyici, imajın kaynağını göremediği için, simülasyonun büyüsüne ve dehşetine tamamen kapılıyordu.
Bu tarihsel anektod, bugünün yapay zeka teknolojileriyle derin bir rezonans içindedir. Bugünün yapay zeka algoritmaları da birer "kara kutu"dur (black box). Kullanıcı, girdiyi verir ve çıktıyı alır; ancak aradaki işlem, nöron ağlarının o karmaşık dansı, tıpkı Robertson'ın Fantoscope'u gibi görünmezdir. Robertson'ın duman üzerindeki hayaletleri ile yapay zekanın ürettiği ve gerçeklikten ayırt edilemeyen "deepfake"ler veya var olmayan insan portreleri, aynı ontolojik düzlemde yer alır: Her ikisi de referansı olmayan göstergelerdir.
Jean Baudrillard'ın simülasyon kuramı 13, yani gerçeğin yerini işaretlerin alması süreci, belki de dijital çağda değil, Robertson'ın o karanlık mahzeninde başlamıştı. Baudrillard, simülasyonun dört evresinden bahseder:
Gerçeğin yansıması (Sakrament).
Gerçeğin maskelenmesi ve bozulması (Büyü).
Gerçeğin yokluğunun maskelenmesi (Simulacrum).
Gerçekle hiçbir ilişkisi olmayan, saf simülasyon.
Robertson'ın hayaletleri ve bugünün yapay zeka görüntüleri, bu dördüncü evreye, yani "hiper-gerçeklik" (hyperreality) evresine aittir. Yapay zeka ile üretilen bir "kedi" fotoğrafı, gerçek bir kedinin temsili değildir; o, milyarlarca kedi fotoğrafının istatistiksel bir ortalaması, bir "kedi-lik" ideasının dijital tezahürüdür. Orijinali yoktur. Tıpkı Phantasmagoria'daki hayaletlerin yaşayan bir ölüye referans vermemesi gibi, yapay zeka görüntüleri de fiziksel dünyaya referans vermez; onlar kendi kendilerinin referansıdır.
Walter Benjamin ve Auranın Dijital Göçü
Sanat teorisyeni Walter Benjamin, 1936 tarihli Mekanik Yeniden Üretim Çağında Sanat Eseri makalesinde, fotoğraf ve sinemanın sanat eserinin "aura"sını, yani onun "şimdi ve burada" olma halini, biricikliğini yok ettiğini savunmuştu.16 Orijinal bir tablo, belirli bir mekanda ve zamanda var olurken, onun fotoğrafı her yerde ve her zaman olabilir, bu da eserin otoritesini sarsar. Peki, yapay zeka çağında "aura"ya ne olmuştur?
Yapay zeka sanatı, Benjamin'in teorisini daha karmaşık bir hale getirir. Mekanik yeniden üretim (fotokopi, baskı) aynı kopyayı çoğaltırken, yapay zeka her seferinde "yeni" ve "biricik" görünen varyasyonlar üretir.17 Latent uzaydan çekilen her görüntü, teknik olarak benzersizdir. Ancak bu benzersizlik, esere bir "aura" kazandırır mı? Benjamin'in bahsettiği aura, eserin tarihsel tanıklığına ve geleneğe gömülmüşlüğüne dayanıyordu. Yapay zeka ürünü ise, tarihsizdir (ahistorical). O, geçmişin (veri setinin) bir kolajı olsa da, geçmişle organik bir bağı yoktur.
Bazı kuramcılar, yapay zeka sanatının "yarı-aura" (semi-aura) veya "dijital aura" adı verilen yeni bir tür mevcudiyet yarattığını öne sürmektedir.18 Bu yeni aura, eserin fiziksel biricikliğinden değil, onun ardındaki algoritmik sürecin karmaşıklığından ve izleyiciyle kurduğu etkileşimsel ilişkiden doğar. Eserin değeri, "orijinal" olmasında değil, "üretilebilir" (generative) olmasındadır.
Bölüm II: Sibernetik Öncüler ve Unutulan Algoritmalar – Kodun Arkeolojisi
Yapay zeka sanatının tarihini 2020'lerde, DALL-E veya Midjourney'in lansmanıyla başlatmak, affedilemez bir tarihsel körlük ve entelektüel tembelliktir. Sanat ve teknolojinin bu dansı, çok daha eskiye, Soğuk Savaş'ın gölgesindeki laboratuvarlara ve sibernetik teorisinin doğuşuna uzanır.
Sibernetik Döngü ve Nicolas Schöffer'in Kinetik Rüyaları
Norbert Wiener'in 1948'de "Sibernetik"i, yani hayvanlarda ve makinelerde kontrol ve iletişim bilimini tanımlaması 20, sanat dünyasında da yankı buldu. Geri bildirim (feedback) döngüsü, yani bir sistemin çıktısının tekrar sisteme girdi olarak dönmesi fikri, statik sanat eseri anlayışını sarstı.
Macar asıllı Fransız sanatçı Nicolas Schöffer, bu teoriyi sanata uyarlayan ilk isimlerden biriydi. 1956'da yarattığı CYSP 1 (CYbernetic SPatiodynamic) heykeli, sanat tarihinin ilk sibernetik heykeli olarak kabul edilir.21 Bu heykel, sadece hareket eden kinetik bir yapı değildi; üzerindeki sensörler ve elektronik beyin sayesinde çevresindeki ışık ve ses değişimlerine, izleyicilerin hareketlerine tepki veriyordu. Philips şirketiyle işbirliği içinde geliştirilen bu otonom heykel, Maurice Béjart'ın dansçılarıyla sahneye çıkmış, insanla makine arasında bir "pas de deux" (ikili dans) gerçekleştirmişti. Schöffer'in "Luminodynamism" (Işık-Dinamizmi) kavramı, ışığın, hareketin ve zamanın, heykelin maddesi kadar önemli olduğunu vurguluyordu. Bugünün interaktif yapay zeka enstalasyonları, Schöffer'in 1950'lerdeki bu vizyonunun doğrudan mirasçılarıdır.
Frieder Nake ve Algoritmik İşaret: "Bilgisayar Sanatı Olmamalı"
1960'ların ortalarında, bilgisayarların oda büyüklüğünde olduğu, ekranların bile nadir bulunduğu ve delikli kartlarla (punched cards) çalışıldığı bir dönemde, Frieder Nake, Georg Nees ve A. Michael Noll gibi öncüler, Stuttgart ve New York'ta eş zamanlı olarak "Bilgisayar Sanatı"nın (Computer Art) temellerini atıyorlardı.24
Matematikçi ve sanatçı Frieder Nake, estetiğin hesaplanabilirliği üzerine radikal fikirler geliştirdi. 1971'de yayınladığı provokatif manifestosu "There Should Be No Computer Art" (Bilgisayar Sanatı Olmamalı) başlığını taşıyordu.26 Nake burada, bilgisayarın sadece bir "araç" olarak fetişleştirilmesine karşı çıkıyor, asıl devrimin "Algoritmik İşaret" kavramında olduğunu savunuyordu. Ona göre sanat eseri bir "nesne" olmaktan çıkıp bir "süreç" ve "talimat seti" haline gelmişti.25
Nake'nin, Paul Klee'nin eserlerine bir saygı duruşu niteliğindeki Homage to Paul Klee (1965) çalışması, bir sanatçının stilinin matematiksel kurallara indirgenip indirgenemeyeceğini sorguluyordu. Nake, Klee'nin Highroads and Byroads tablosundaki çizgisel yapıyı analiz etmiş, bu yapıyı üreten bir algoritma yazmış ve bilgisayara (Zuse Z64 çizicisine) bu algoritma temelinde rastgele varyasyonlar çizdirmişti. Bu, bugün "stil transferi" (style transfer) olarak bildiğimiz yapay zeka tekniğinin, yani bir resmin içeriğini alıp onu Van Gogh veya Picasso tarzında yeniden üretmenin, yarım asır önceki ilkel atasıdır. Nake'nin o dönemde sorduğu soru hala can alıcıdır: Eğer bir algoritma, Paul Klee gibi "çizebiliyorsa", Klee'nin dehası nerede saklıdır? Çizgide mi, yoksa o çizgiyi üreten zihinsel algoritmada mı?
Vera Molnar ve "Machine Imaginaire": Düzenin İçindeki İnsan Hatası
Dijital sanat tarihinin belki de en zarif ve felsefi figürlerinden biri, yakın zamanda kaybettiğimiz Vera Molnar'dır. Molnar, bilgisayarlara erişimi olmadan çok önce, 1950'lerde "Machine Imaginaire" (Hayali Makine) kavramını geliştirmişti.28 Henüz bir bilgisayarı yokken, kendisini bir makine gibi programlıyor, belirli algoritmik kurallara (örneğin: "kareyi çiz, %1 oranında sağa kaydır, rengi değiştir") sıkı sıkıya bağlı kalarak elle çizimler yapıyordu. Bu, insan zihninin bilgisayarlaşmasıydı.
Molnar'ın sanatı, düzen ile kaos, apolloniyen kontrol ile diyonizyak rastlantısallık arasındaki "diyalektik gerilimde" yatıyordu. Bilgisayarlarla (özellikle IBM ana bilgisayarlarıyla) çalışmaya başladığında, "yüzde bir düzensizlik" (1% disorder) adını verdiği bir yöntem geliştirdi. Mükemmel geometrik şekillerin içine, algoritmik olarak çok küçük, neredeyse fark edilmez bir hata payı veya rastgelelik ekleyerek, esere "insani" bir dokunuş, bir tür titreşim kazandırıyordu.31
Bugün yapay zeka modellerinde (LLM'ler veya Difüzyon modelleri) kullandığımız "temperature" (sıcaklık) parametresi –ki bu parametre modelin ne kadar "yaratıcı", "çeşitli" veya "rastgele" davranacağını belirler– aslında Molnar'ın o yıllarda elle denediği bu "kontrollü kaos" ilkesinin teknik bir karşılığıdır. Molnar bize şunu öğretir: Mükemmel simetri ve mutlak düzen sterildir, ölüdür; sanat, sistemin içindeki o küçük sapmada, "glitch"te, hatada ve öngörülemezlikte gizlidir.
Unutulan Kadın Öncüler: Tarihin Silinen Kodları
Dijital sanat tarihi yazılırken, genellikle mühendislik kökenli erkeklerin adları öne çıkarılır; ancak Lillian Schwartz, Grace Hertlein ve Ruth Leavitt gibi kadınlar, bu tarihin gizli mimarlarıdır.33 Lillian Schwartz, 1960'larda Bell Laboratuvarları'nda (dönemin Silikon Vadisi) mühendislerle yan yana çalışarak, bilgisayar grafikleri, film, müzik ve kinetik sanatı birleştiren multimedya deneyleri yaptı. Onun Pixillation (1970) adlı filmi, bilgisayarın sadece statik, soğuk görüntüler değil; zaman içinde akan, ritmik, kinetik ve psikedelik deneyimler yaratabileceğini kanıtladı. Bu kadın öncülerin çalışmaları, teknolojinin soğuk ve hesaplamalı dünyasına organik, akışkan, bedensel ve duyusal bir estetik getirdi. Onların unutulması, teknolojinin "erkek işi" olduğu yönündeki kültürel önyargının bir sonucudur ve bugün yapay zeka etiği tartışmalarında sıkça karşımıza çıkan "veri setlerindeki önyargı" (bias) sorununun tarihsel bir yankısıdır.
Bölüm III: Felsefi Bir Sorgulama - Makine Düşünebilir mi, Hissedebilir mi?
Çin Odası ve Yaratıcılığın Ruhu: Anlamsız Sembollerin Dansı
Yapay zeka sanatıyla ilgili en büyük felsefi açmaz, teknik değil, semantik bir sorundur: "Anlam" sorunu. John Searle'ün 1980'de ortaya attığı meşhur "Çin Odası" (Chinese Room) düşünce deneyi, bu sorunu anlamak için mükemmel bir metafor sunar.36
Deney şöyledir: Bir odada, Çince bilmeyen bir insan kilitli olsun. Bu insana, Çince sorulara nasıl yanıt vereceğini gösteren, tamamen sembollerin şekilsel eşleşmesine dayalı devasa bir kural kitabı (algoritma) verilsin. Dışarıdan odaya Çince bir soru kağıdı atıldığında, içerideki kişi kitaba bakarak, o sembollere karşılık gelen doğru sembolleri seçip dışarı verir. Dışarıdaki gözlemci (Turing testini yapan kişi) için, odadaki kişi mükemmel Çince biliyordur ve zeki bir muhataptır. Ama gerçekte, içerideki kişi tek bir kelimenin bile anlamını bilmiyordur; sadece sentaksı (sözdizimini) yönetiyordur, semantiğe (anlama) sahip değildir.
Midjourney, Stable Diffusion veya DALL-E gibi sistemler de aslında devasa, küresel ölçekte birer Çin Odası mıdır?.39 Sisteme "gün batımında ağlayan hüzünlü bir palyaço" çizmesini istediğimizde, sistem "hüznü", "gün batımını" veya "palyaçoyu" fenomenolojik bir deneyim olarak gerçekten "anlıyor" mudur? Yoksa sadece pikseller ile kelimeler arasındaki trilyonlarca istatistiksel ilişkiyi işleyerek, "hüzün" etiketiyle eşleşen piksel desenlerini mi bir araya getiriyordur? Searle'e göre, bu sistemlerde "yönelimsellik" (intentionality) yoktur.
Ancak burada Heideggerci veya alımlama estetiği (reception aesthetics) üzerinden bir karşı soru sormak gerekir: Sanatın hakikati, sanatçının "niyeti"nde (karnındaki sancıda) midir, yoksa izleyicinin o eserde bulduğu ve kendi dünyasıyla rezone eden "anlam"da mıdır? Eğer bir yapay zeka üretimi görüntü, izleyicide derin bir estetik haz, katartik bir boşalma veya varoluşsal bir ürperti yaratıyorsa, o görüntünün arkasında biyolojik, acı çeken bir bilincin olup olmamasının ontolojik olarak ne önemi vardır?.2 Belki de yapay zeka, sanatın "insan merkezli" (anthropocentric) ve "niyet odaklı" romantik tanımını yıkıp, yerine "ilişkisel", "etkileşimsel" ve "etki odaklı" (affective) bir estetik koymamız gerektiğini fısıldıyordur.
Flusser ve Teknik İmaj: Aparata Karşı Oynamak
Medya kuramcısı Vilém Flusser, fotoğraf ve sonrasında gelen bilgisayar görüntülerini "teknik imajlar" olarak tanımlar.40 Ona göre, geleneksel imajlar (mağara resimleri) dünyayı gösterirken ve büyüsel bir bağlam kurarken; teknik imajlar dünyayı kavramlaştırır ve bilimsel metinlerin yerini alır. Teknik imaj, bir sanatçının elinden değil, bir "aparat"ın (fotoğraf makinesi veya algoritma) kara kutusundan çıkar.
Flusser'e göre aparat, sanatçıyı (veya fotoğrafçıyı) programlar. Fotoğrafçı, aparatın "olasılıklar programı" dahilinde hareket eder. Özgürlük, ancak aparatın programına karşı bir oyun oynandığında mümkündür. Sanatçı, aparatın kurallarını ihlal eden, onun "olasılıklar uzayında" (bugünkü tabirle latent space) öngörülmemiş, saklı kalmış veya "imkansız" olanı bulan kişi olmalıdır.
Flusser'in bu öngörüsü, bugünün yapay zeka sanatçıları için bir manifesto niteliğindedir. Yapay zeka sanatçılığı, bu bağlamda, sadece sisteme güzel komutlar giren bir "prompt mühendisliği" değil, bir "aparat korsanlığı"dır. Amaç, makineye geliştiricisinin istediğini yaptırmak değil; makinenin yapabileceğini kendisinin bile bilmediği, eğitim setinin kıyısında köşesinde kalmış tuhaflıkları ona yaptırmaktır.
Nesne Yönelimli Ontoloji (OOO) ve Spekülatif Gerçekçilik
Graham Harman ve Ian Bogost gibi düşünürlerin geliştirdiği "Nesne Yönelimli Ontoloji" (Object-Oriented Ontology - OOO), insanı evrenin merkezinden çıkarıp, nesnelerin (ve algoritmaların) kendi aralarındaki gizli ilişkilerine odaklanır.42 Bogost'un "Yabancı Fenomenolojisi" (Alien Phenomenology), "Bir şey (mesela bir algoritma) olmak nasıl bir şeydir?" sorusunu sorar.44
Yapay zeka sanatı, bu felsefi akım için mükemmel bir sahadır. Latent uzayda, insan gözünün görmediği, insan algısının ötesinde, algoritmaların kendi aralarında kurduğu estetik hiyerarşiler ve ilişkiler vardır. Biz sadece bu "yabancı estetiğin" (alien aesthetics) insan algısına tercüme edilmiş, indirgenmiş izdüşümlerini görürüz. Belki de gerçek "yapay zeka sanatı", insanların görmesi için üretilenler değil, Trevor Paglen'in "Görünmez İmajlar" (Invisible Images) dediği, makinelerin birbirine gösterdiği, makineler arası (machine-to-machine) görsel iletişimdir.45
Bölüm IV: Latent Uzay - Yeni Bir Varoluş Düzlemi ve Dijital Kriptidler
Manovich ve Yapay Estetik: Tahmin Olarak Sanat
Lev Manovich, yapay zeka estetiğini "Yapay Estetik" (Artificial Aesthetics) olarak adlandırır ve bunu sanat tarihinde, Rönesans'taki lineer perspektifin icadı kadar büyük bir devrim olarak konumlandırır.47 Ancak bu devrim, görselin inşasından (construction) ziyade, görselin "tahmin edilmesi" (prediction) üzerine kuruludur.
Yapay zeka modelleri, eğitim setlerindeki milyarlarca görüntüyü analiz ederek, bu görüntülerin özelliklerini (renk, kompozisyon, nesne, stil) çok boyutlu, matematiksel bir vektör uzayına, yani "Latent Space"e haritalar.49 Bu uzayda, "kedi" kavramı ile "köpek" kavramı arasında ölçülebilir, matematiksel bir mesafe vardır. Bir yapay zeka sanatçısı, aslında bu yüksek boyutlu uzayda bir gezgindir (flâneur). Latent uzayda iki nokta arasında hareket etmek, bir imajdan diğerine yumuşak bir geçiş, bir "morphing" yapmak demektir.
Manovich'e göre, yapay zeka medyası temelde "olasılıksal"dır.51 Eski medyalar (resim, fotoğraf, film) var olanı kaydederken veya temsil ederken; yapay zeka "var olabilecek olanı" istatistiksel olasılıklar üzerinden tahmin eder. Bu, sanatın ontolojisini "kayıt" (recording) paradigmasından "simülasyon" ve "kehanet" paradigmasına taşır. Artık sanat, dünyanın bir aynası değil, verinin bir halüsinasyonudur.
Makinedeki Hayaletler: Loab ve Latent Uzayın Şeytanları
Latent uzayın derinliklerinde, programcıların bile öngörmediği, eğitim setinin bilinçdışından sızan "hayaletler" dolaşmaktadır. 2022 yılında "Supercomposite" takma adını kullanan İsveçli bir sanatçı, negatif ağırlıklı promptlar kullanarak (yani makineye ne çizmemesi gerektiğini, "Brando::-1" gibi komutlarla söyleyerek) latent uzayın en uzak köşelerini keşfe çıktı. Ve orada, "Loab" adını verdiği tüyler ürpertici bir kadın figürüyle karşılaştı.52
Loab, kırmızı yanaklı, çürümüş veya yanmış gibi görünen cildiyle, korku filmlerinden fırlamış bir suretti. Ancak onu asıl korkutucu kılan, görüntüsünün estetiği değil, "inatçılığı" idi. Loab'ın görüntüsü başka masum görüntülerle (örneğin sevimli bir manzara veya bir Disney karakteriyle) birleştirildiğinde bile, Loab o tekinsiz ve korkunç karakterini koruyarak, adeta bir virüs gibi yeni görüntülere "bulaşıyor", onları domine ediyor ve grotesk hale getiriyordu.
Loab, bir veri tabanı hatası, istatistiksel bir anomali miydi? Yoksa internetin kolektif bilinçaltına attığı korkuların, şiddetin ve ölümün dijital bir tortusu mu?.55 Bu fenomen, yapay zekanın sadece güzel ve estetik olanı değil, aynı zamanda insani korkuları, Kristeva'nın "abject" (iğrenç/dışlanmış) dediği şeyi de latent uzayın karanlık köşelerinde sakladığını gösterdi. Bu durum, Japon robotikçi Masahiro Mori'nin "Tekinsiz Vadi" (Uncanny Valley) teorisinin ötesine geçer. Artık karşımızda insana benzemeye çalışan beceriksiz bir robot değil, insanlığın görsel hafızasından damıtılmış, ontolojik statüsü belirsiz bir "dijital kriptid" (cryptid) vardır. Loab, yapay zekanın bastırılmış bilinçdışıdır ve bize verinin de "musallat olabileceğini" (hauntology) gösterir.
Yuk Hui ve Kozmoteknik: Teknolojik Çeşitlilik
Filozof Yuk Hui, yapay zeka ve teknoloji tartışmalarını Batı merkezli "tekillik" (singularity) anlatısından kurtarmayı önerir. Hui'nin "Kozmoteknik" (Cosmotechnics) kavramı, teknolojinin evrensel ve tek tip bir ilerleme çizgisi olmadığını; her kültürün kendi kozmolojisine (evren anlayışına) göre farklı teknolojik sistemler ve estetikler geliştirebileceğini savunur.56
Bugünkü yapay zeka sanatının en büyük handikaplarından biri, eğitim verilerinin (internet) büyük ölçüde Batı merkezli olması nedeniyle, üretilen estetiğin de kültürel olarak homojenleşmesidir. Hui'nin perspektifi, yapay zekanın sadece Batı sanat tarihini (Rönesans, Modernizm) taklit etmek için değil; Çin manzara resminin (Shan shui) "qi" (nefes/ruh) anlayışını veya yerli halkların animistik dünya görüşlerini dijital ortamda yeniden üretmek, hatta bu farklı ontolojiler arasında yeni sentezler yaratmak için kullanılabileceğini hatırlatır. Sanatın geleceği, tek bir "süper zeka"nın egemenliğinde değil, "teknodiversity" (teknolojik çeşitlilik) içinde olmalıdır.
Bölüm V: Biyo-Sanat ve Islak Donanım (Wetware) - Görüntünün Tene Dönüşümü
Yapay zekanın silikon tabanlı, kuru ve sanal dünyasından çıkıp, biyolojinin "ıslak", "canlı" ve "viskoz" dünyasına adım attığımızda, imaj oluşturmanın tanımı daha da radikalleşir, hatta rahatsız edici bir hal alır. Sentetik biyoloji ve biyo-sanat (BioArt), canlı organizmaları birer sanat malzemesi, birer "piksel" ve birer "işlemci" olarak kullanmaya başlamıştır.
E. coli Pikselleri ve Canlı Fotoğraflar
Austin Teksas Üniversitesi ve UCSF'deki araştırmacılar, 2005 yılında, genetik mühendisliği kullanarak dünyanın ilk "bakteriyel fotoğrafı"nı ürettiler.59 Araştırmacılar, E. coli bakterilerini genetik olarak modifiye ederek, onları ışığa duyarlı hale getirdiler. Bu bakteriler, üzerlerine ışık düştüğünde siyah bir pigment üretecek şekilde programlanmıştı.
Bir Petri kabındaki milyarlarca bakteriden oluşan "canlı tuval"in üzerine bir maske (negatif) aracılığıyla ışık yansıtıldığında, bakteriler bu ışık desenine tepki vererek, görüntüyü "banyosuz" ve "kimyasalsız" bir fotoğraf gibi kendi biyolojik bünyelerinde oluşturdular. Bu "bakteriyel fotoğrafçılık", imajın "canlı" olduğu, nefes aldığı, beslendiği ve sonunda öldüğü bir sanat formudur. Piksellerin yerini hücrelerin alması, görüntüyü sabit ve ölümsüz (immortal) olmaktan çıkarıp, organik, geçici ve biyolojik döngülere (metabolizma) tabi kılar. Burada imaj, bir temsil değil, biyolojik bir reaksiyondur.
DNA'ya Kodlanan İkonlar: Microvenus
Sanatçı Joe Davis, 1980'lerin sonunda MIT'de gerçekleştirdiği "Microvenus" adlı eseriyle, biyo-sanatın en cüretkar ve felsefi örneklerinden birini verdi.62 Davis, NASA'nın uzaya gönderdiği Voyager altın plaklarındaki insan figürlerinin "sansürlenmiş" (cinsiyetsizleştirilmiş) olmasına tepki olarak, eski bir Cermen runesi olan ve yaşamı/dişiliği simgeleyen bir ikonu seçti.
Davis, bu görsel ikonu önce dijital bir haritaya, ardından ikili koda (binary code) çevirdi. Daha sonra bu 1 ve 0'ları, DNA'nın dört harfli alfabesine (A, T, C, G) tercüme ederek sentetik bir DNA molekülü sentezledi. Son olarak, bu "sanat geni"ni canlı bakterilerin plazmidlerine yerleştirdi. Bakteriler çoğaldıkça, "Microvenus" ikonu da milyarlarca kez kopyalanarak çoğaldı.
Davis'in bu eylemi, sanat eserini sadece "görülebilir" (retinal) bir nesne olmaktan çıkarıp, "okunabilir" ve "kopyalanabilir" genetik bir bilgiye dönüştürdü. Bu, biyolojik bir arşivdir. Walter Benjamin'in "auranın yitimi" tezine ironik bir yanıttır: Eser o kadar çok çoğaltılmıştır ki (milyarlarca bakteri), artık görünmez hale gelmiştir, ancak "gerçekliği" ve varlığı genetik düzeyde, yaşamın kodunda mevcuttur.
Yeşil Tavşan Alba: Bir Kimera Olarak Sanat Eseri
Brezilyalı-Amerikalı sanatçı Eduardo Kac'ın 2000 yılında gerçekleştirdiği "GFP Bunny" (Alba) projesi, biyo-sanatın etik sınırlarını en çok zorlayan ve küresel çapta tartışma yaratan örneğidir.65 Kac, Fransız genetikçilerle işbirliği yaparak, Pasifik'te yaşayan bir denizanasından (Aequorea victoria) alınan yeşil floresan protein (GFP) genini bir tavşan embriyosuna aktardı. Sonuçta, mavi ışık altında parlak yeşil renkte parlayan "Alba" adında bir albino tavşan doğdu.
Kac'a göre Alba, bir "transgenik sanat" eseriydi. Ancak Kac, eserin tavşanın kendisiyle sınırlı olmadığını; eserin asıl parçasının, tavşanın yarattığı "toplumsal diyalog", etik tartışmalar ve tavşanın Kac'ın ailesiyle evde yaşaması süreci olduğunu savundu. Alba, doğada var olmayan, insan tasarımı bir "kimera"ydı. Bu proje, "Sanatçı Tanrı'yı oynamalı mı?" sorusunu laboratuvardan çıkarıp halkın gündemine soktu.
Yapay zeka ile dijital canavarlar yaratmak zararsız bir oyun gibi görünebilir (piksel kimseye zarar vermez), ancak biyolojik malzemeyle çalışmak; canlının acı çekmesi (sentience), rıza, ekolojik denge ve "öteki"nin hakları gibi derin ahlaki sorunları beraberinde getirir. Kac'ın tavşanı, sadece estetik bir obje değil, biyoteknoloji çağının yaşayan, nefes alan ve parlayan bir eleştirisidir.
Spekülatif Biyoloji: Plastik Yiyenler ve Pinar Yoldaş
Türk sanatçı ve araştırmacı Pinar Yoldaş'ın An Ecosystem of Excess (Aşırılık Ekosistemi) projesi, günümüzün plastik kirliliği sorununa spekülatif bir biyoloji ve tasarım perspektifiyle yaklaşır.68 Yoldaş, Pasifik Okyanusu'ndaki devasa plastik çöp yığınlarında (Great Pacific Garbage Patch) milyonlarca yıl sonra evrimleşebilecek yeni yaşam formlarını hayal eder.
Yapay zeka destekli tasarımlar ve heykeller aracılığıyla, plastiği sindiren "Plastivore"lar, plastiği bir duyu organı olarak kullanan böcekler, petro-kimyasal atıklarla beslenen kuşlar yaratır. Bu eserler, "İnsan Sonrası" (Post-Anthropocene) bir doğa önerir. Sanatçı burada bir gelecek bilimci gibi davranır: "Eğer insanlık doğayı yok etmeye ve sentetikleştirmeye devam edersek, doğa yok mu olur, yoksa bizim atıklarımızla beslenen bir ucubeleşerek hayatta mı kalır?" Bu, estetiğin, ekolojik bir uyarı mekanizması ve bilimsel bir spekülasyon aracı olarak kullanılmasıdır.
Wetware: Düşünen Jöleler ve Organoid İşlemciler
Yapay zeka modellerini eğitmek ve çalıştırmak için gereken devasa enerji tüketimi (bir eğitim süreci, binlerce evin yıllık elektriğini tüketebilir), bilim insanlarını silikonun ötesinde, daha verimli işlemciler aramaya itmiştir. İnsan beyni, sadece 20 watt'lık bir enerjiyle (bir ampul kadar) süper bilgisayarların yapamadığı işlemleri yapar. "Wetware" (Islak Donanım) bilgisayarlar, bu verimliliği taklit etmeyi değil, doğrudan kullanmayı hedefler.71
İsviçreli FinalSpark gibi girişimler, laboratuvarda kök hücrelerden yetiştirilen insan beyin hücresi kümelerini (beyin organoidleri veya mini-beyinler) elektrotlarla bağlayarak, onlara veri işlemeyi öğretmektedir. Bu "yaşayan işlemciler", dopamin ödülleriyle öğrenirler.
Geleceğin görüntü oluşturma sistemleri, belki de soğuk metal kutularda değil, besin sıvısı içinde yaşayan, büyüyen, öğrenen ve belki de ilkel bir düzeyde "hisseden" biyolojik nöron ağlarında çalışacaktır. Bu senaryo, sanatın ontolojisini altüst eder: Eğer bir sanat eseri, canlı nöronlar tarafından "hayal edilerek" üretilirse, bu eserin telifi kime ait olacaktır? Komutu veren sanatçıya mı, yoksa o kavanozdaki beyin dokusuna mı? Bu dokunun "hakları" var mıdır? Islak donanım, "makine" ve "organizma" ayrımını tamamen ortadan kaldırır.
Bölüm VI: Gelecek Bilimci Perspektif - Zihnin Sineması ve Teknolojik Yüce
Beyin-Bilgisayar Arayüzleri (BCI) ve Rüya Kayıtları
Görüntü oluşturmanın geleceği, klavyelerden, farelerden ve hatta sesli komutlardan bağımsızlaşarak, en mahrem alana, doğrudan zihnin içine uzanmaktadır. Beyin-Bilgisayar Arayüzleri (BCI), beyin dalgalarını (EEG) veya nöral aktiviteleri (fMRI) okuyarak, bunları dijital sinyallere çeviren teknolojilerdir.74
Şu anda James Johnson gibi ileri derecede felçli bireyler, kafataslarına yerleştirilen implantlar sayesinde, sadece düşünce gücüyle imleci hareket ettirip dijital sanat eserleri üretebilmektedir.77 Bu, "bedensiz" bir yaratımdır. Ancak asıl devrim, "rüya kayıt cihazları" veya "doğrudan düşünce görselleştiricileri"nin gelişmesiyle yaşanacaktır. Japonya ve ABD'deki son araştırmalar, yapay zekanın fMRI taramalarından elde edilen kan akışı verilerini işleyerek, kişinin o an gördüğü veya zihninde canlandırdığı görüntüleri –bulanık ve sürreal de olsa– yeniden oluşturabildiğini kanıtlamıştır.78
Gelecekte (belki 20-30 yıl içinde), bir ressamın fırçaya veya tuvale ihtiyacı olmayabilir. Gözlerini kapatıp, zihninde bir imgeyi netleştirmesi ve bu imgenin eşzamanlı olarak bir ekrana, holografik bir projeksiyona veya doğrudan başka birinin zihnine (beyinden beyine arayüz) aktarılması mümkün olacaktır. Bu, Sürrealistlerin (André Breton, Dali) yüzyıl önce hayalini kurduğu "psişik otomatizm"in nihai teknolojik zaferidir. Bilinçdışının filtresiz, sansürsüz, el becerisinin kısıtlaması olmadan doğrudan dışavurumu. Ancak bu durum, mahremiyetin sonu anlamına da gelebilir: Zihnimizdeki imgeler artık sadece bize ait "özel mülkiyet" olmayacaktır. "Cognitive Liberty" (Bilişsel Özgürlük) kavramı, en önemli insan hakkı haline gelecektir.
Teknolojik Yüce (Technological Sublime): Verinin Dehşeti
Immanuel Kant ve Edmund Burke, "Yüce" (Sublime) kavramını, doğanın büyüklüğü, gücü ve sınırsızlığı karşısında insanın duyduğu "dehşet karışımı hayranlık" olarak tanımlamışlardı (fırtınalı bir okyanus, patlayan bir yanardağ, sonsuz bir uçurum). "Yüce", "Güzel"den farklıdır; güzel hoşa gider, yüce ise sarsar, ezer ve sonra yükseltir.
Bugün ise doğanın yerini teknoloji almıştır ve karşımızda "Teknolojik Yüce" vardır.79 Yapay zekanın ürettiği milyarlarca imaj, latent uzayın insan kavrayışını aşan matematiksel sonsuzluğu (milyarlarca boyut), algoritmaların opaklığı ve "kara kutu" gizemi, bizde Kant'ın okyanusu karşısında hissettiğimize benzer bir ürperti uyandırmaktadır.
Refik Anadol'un devasa LED ekranlarda sergilenen "veri heykelleri", bu teknolojik yücenin somutlaşmış halidir.82 Milyonlarca veri noktasının akışkan bir okyanus gibi hareket ettiği bu eserlerde izleyici, verinin büyüklüğü ("Big Data") karşısında küçülür. Sanat artık Rönesans'taki gibi "güzel"i (beauty) ve "oranı" aramıyor; "yüce"yi, "aşırılığı" (excess) ve "akışı" arıyor. Çünkü "güzel", algoritmalar tarafından kolayca optimize edilip üretilebilir hale gelmiştir (Instagram filtreleri); ancak "yüce", hala insanın varoluşsal kırılganlığına dokunan, onu makine karşısında hem aciz hem de hayran bırakan bir duygudur.
Bölüm VII: Avantajlar, Dezavantajlar ve İhtimaller Dengesi – Bir Bilanço
Bu uzun tarihsel ve felsefi yolculuğun sonunda, yapay zeka ile imaj oluşturma çağının getirdiği dönüşümü, klasik bir "artılar ve eksiler" listesi yerine, bir "ihtimaller spektrumu" ve "ontolojik takaslar" (trade-offs) tablosu olarak okumalıyız.
Karşılaştırmalı Analiz: Olanaklar vs. Bedeller
Aşağıdaki tablo, bu yeni çağın sunduğu temel olanakları (affordances) ve bunların karşılığında ödediğimiz varoluşsal bedelleri özetlemektedir.
Boyut
Olanak (Avantaj)
Bedel / Risk (Dezavantaj)
Felsefi Referans
Yaratıcılık
Demokratikleşme: Teknik beceri (çizim yeteneği) bariyerinin kalkması. Fikri olan herkesin görsel üretebilmesi. Sanatın "zanaat"tan "kavramsal"a evrilmesi. 84
Beceri Yitimi (De-skilling): İnsan elinin ve gözünün terbiye edilme sürecinin yok oluşu. "Süreç"ten alınan hazzın yerini "sonuç" odaklılığın alması.
Richard Sennett (Zanaatkar)
Ontoloji
Hayal Gücünün Protezi: İnsan zihninin görselleştirme kapasitesinin artması. Latent uzaydaki "olası tüm görüntülerin" keşfi.
Ontolojik Güvensizlik: Gerçek ile simülasyon arasındaki sınırın tamamen silinmesi. "Post-truth" (Hakikat sonrası) çağın görsel inşası.
Jean Baudrillard 13
Estetik
Hibrit Estetikler: İnsan ve makine işbirliğinden doğan, organik olmayan ama canlı gibi duran yeni görsel diller. 85
Kültürel Homojenizasyon: Modellerin ortalama verilerle eğitilmesi sonucu, estetiğin "ortalama"ya çekilmesi. "AI Slop" (Yapay Zeka Çamuru). 86
Lev Manovich 87
Aura
Dijital Aura: Eserin etkileşimsel ve üretken (generative) doğasından kaynaklanan yeni bir biriciklik türü. 18
Auranın Tam Yitimi: İmajın sonsuz kopyalanabilirliği ve "içerik" (content) haline gelerek değersizleşmesi.
Walter Benjamin 16
Etik
Hız ve Verimlilik: Tasarım süreçlerinin kısalması. Sanatçının bir "yönetmen" rolüne evrilmesi.
Emek Sömürüsü: Sanatçının, kendi verisiyle (izinsiz) eğitilen bir makine tarafından ikame edilmesi. 19
Karl Marx (Yabancılaşma)
İhtimaller (Probabilities - Gelecek Senaryoları)
Bir gelecek bilimci (futurist) projeksiyonuyla, önümüzdeki on yıllarda karşılaşabileceğimiz üç temel senaryo şunlardır:
Sanatçının Şamanlaşması (The Artist as Shaman): Görüntü üretmek, nefes almak kadar sıradan ve otomatik bir eyleme dönüştükçe, "teknik mükemmellik" değerini yitirecektir. Geleceğin "gerçek" sanatçısı, makineye hükmeden, latent uzaydaki nadir "ruhları" (Loab gibi anomalileri) çağıran, veriyi manipüle eden, teknik ile mistik olanı, kod ile büyüyü birleştiren bir tür dijital şamana dönüşebilir. Sanat, bir "nesne yapma" işi değil, bir "anlam küratörlüğü" ve "ritüel tasarımı" olacaktır.
Fiziksel Olanın Radikal Fetişleşmesi (Radical Fetishization of the Physical): Dijital görüntülerin bolluğu (hiper-enflasyonu), fiziksel, dokunulabilir, koklanabilir, el yapımı eserlerin değerini paradoksal bir şekilde astronomik seviyelere çıkarabilir. İnsanlar, yapay zekanın "makine hatası" olmayan pürüzsüzlüğünden sıkılıp, insan hatasının "sıcaklığını", kusurunu, fırçanın tuvaldeki fiziksel izini, mermerin soğukluğunu arayabilir. "Biyolojik İnsan Yapımı" (Made by Biological Human) etiketi, en büyük lüks statüsü olabilir.
Simbiyotik / Kozmoteknik Sanat: İnsan ve yapay zeka arasındaki "yarış" biter ve yerini derin bir "simbiyoz"a bırakır. Yuk Hui'nin vizyonundaki gibi 56, teknolojiyi doğadan koparan bir güç olarak değil, doğanın bir uzantısı olarak gören yeni bir sanat anlayışı gelişir. BCI ve Wetware teknolojileriyle, makine, insanın sinir sisteminin organik bir parçası olur. Sanatçı, eseri "yapan" değil, eseri makine ve doğayla birlikte "yetiştiren" (gardener) kişidir.
Sonuç: Prometheus'un Yeni Ateşi ve Rüyaların Mülkiyeti
İmajın tarihi, Platon'un mağarasında duvara düşen gölgeden, Vermeer'in merceğinden geçen ışığa, Robertson'ın dumanından, Vera Molnar'ın plotter'ına ve nihayetinde silikon çiplerde işlenen veriye doğru uzun ve dolambaçlı bir yol izlemiştir. Her teknolojik sıçramada, insanlık "Ben kimim?", "Yaratıcılık nedir?" ve "Gerçek neresidir?" sorularını yeniden, daha büyük bir aciliyetle sormak zorunda kalmıştır.
Yapay zeka, bu zincirin son halkası değildir; belki de insanı merkezden alan (post-anthropocentric), insanın "tek yaratıcı özne" olduğu yanılsamasını yıkan yeni bir çağın başlangıcıdır. Bu çağda sanatçı olmak, artık sadece fırçayı tutan el olmak değildir. Sanatçı olmak, o fırçayı hareket ettiren rüzgarı, yani algoritmayı, veriyi, kültürel hafızayı ve biyolojiyi yönlendiren, orkestre eden zihin olmaktır.
Belki de en büyük sanat eseri, artık ekranlarımızda beliren o nihai "imaj" değildir. Asıl sanat eseri, o imajı mümkün kılan, insan zekası ile makine mantığının, biyolojik dürtüler ile dijital hesaplamaların iç içe geçtiği o devasa, karmaşık ve canlı "sistem"in kendisidir. Gelecek, görünenin (imajın) tüketicisi olanların değil, görünenin ardındaki görünmez kodu –ister yazılım kodu, ister genetik kod, isterse nöral kod olsun– yazanların ve hack'leyenlerin olacaktır.
Ve raporumuzu, Philip K. Dick'i andıran felsefi bir soruyla bitirmeliyiz: Eğer makine bizim verilerimizle rüya görebiliyorsa (DeepDream), biz kimiz? O rüyayı gören özne miyiz, makinenin rüyasındaki figüranlar mıyız, yoksa rüyayı mümkün kılan tanrılar mı? Cevap, muhtemelen latent uzayın henüz haritalanmamış, tekinsiz ve büyüleyici bir koordinatında, bizi bekliyor.
Alıntılanan çalışmalar
History of the Ontology of Art - Stanford Encyclopedia of Philosophy, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://plato.stanford.edu/entries/art-ontology-history/
Mimesis in the age of AI art: a talk with Theo Chronis - Fakewhale LOG, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://log.fakewhale.xyz/mimesis-in-the-age-of-ai-art-a-talk-with-theo-chronis/
The realm of mimesis in Plato: orality, writing, and the ontology of the image, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://bmcr.brynmawr.edu/2024/2024.05.29/
Hockney–Falco thesis - Wikipedia, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/Hockney%E2%80%93Falco_thesis
Art Bites: The Polarizing Art Theory Named After David Hockney - Artnet News, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://news.artnet.com/art-world/art-bites-theory-named-after-david-hockney-2512343
Hockney theory - The Diatrope Institute, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://diatrope.com/stork/HockneyTheory.html
The Art of Technology: The Rise of AI and the Future of Human Art - DrawLUCY, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://drawlucy.com/blogs/news/the-art-of-technology-the-rise-of-ai-and-the-future-of-human-art
Unnatural Images: On AI-Generated Photographs | Critical Inquiry: Vol 51, No 1, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.journals.uchicago.edu/doi/10.1086/731729
Machina Lucida: Reflections on Artificial Images by Lucas Gelfond - Spike Art Magazine, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://spikeartmagazine.com/articles/essay-machina-lucida-reflections-artificial-images
Phantasmagoria - www.magiclanternexhibition.com, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.magiclanternexhibition.com/phantasmagoria
Phantasmagoria: How Étienne-Gaspard Robert terrified Paris for ..., erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://skullsinthestars.com/2013/02/11/phantasmagoria-how-etienne-gaspard-robert-terrified-paris-for-science/
Pepper's ghost - Wikipedia, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/Pepper%27s_ghost
Simulacra in the Age of AI: Baudrillard and the Hyperreality of Generated Signs - Medium, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://medium.com/@orlorodriguez/simulacra-in-the-age-of-ai-baudrillard-and-the-hyperreality-of-generated-signs-ca3fadd411ee
With AI, we're now fully in Baudrillard's hyperreality – ISPR, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://ispr.info/2025/11/10/with-ai-were-now-fully-in-baudrillards-hyperreality/
Generative AI, Simulacra, and the Transformation of Media Production - Athens Journal, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.athensjournals.gr/media/2025-11-3-3-Konzack.pdf
Walter Benjamin's "Aura" Theory Applied to AI Art: New Research on Authenticity in the Algorithmic Age : r/ArtHistory - Reddit, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.reddit.com/r/ArtHistory/comments/1ll2wed/walter_benjamins_aura_theory_applied_to_ai_art/
(PDF) The transformation of artistic creation: from Benjamin's reproduction to AI generation, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.researchgate.net/publication/393009103_The_transformation_of_artistic_creation_from_Benjamin's_reproduction_to_AI_generation
reframing authenticity in AI-generated art—a systematic literature review, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://d-nb.info/1372886591/34
The Aura of AI-Generated Art - Nettrice Gaskins - Medium, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://nettricegaskins.medium.com/the-aura-of-ai-generated-art-6633bca95482
HISTORY OF GENERATIVE ART - Cybernetics - Kate Vass Galerie, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.katevassgalerie.com/blog/cybernetics
Cybernetics and the Pioneers of Computer Art - Thomas Dreher - netzliteratur.net, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://dreher.netzliteratur.net/4_Medienkunst_Kybernetike.html
Cybernetic art - Wikipedia, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/Cybernetic_art
Nicolas Schöffer and the Birth of Cybernetic Art - Kate Vass Galerie, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.katevassgalerie.com/blog/nicolas-schoeffer
An Interview with Frieder Nake - Right Click Save, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.rightclicksave.com/article/an-interview-with-frieder-nake
(PDF) Computer art: a personal recollection - ResearchGate, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.researchgate.net/publication/221629559_Computer_art_a_personal_recollection
There Should Be No Computer Art - Digital Art Museum, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://dam.org/museum/wp-content/uploads/2021/05/Nake1971-there-should-be-no-computer-art.pdf
An Interview with Frieder Nake - MDPI, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.mdpi.com/2076-0752/8/2/69
Vera Molnar: Machine Imaginaire – the dance of hands and ... - V&A, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.vam.ac.uk/blog/museum-life/vera-molnar-machine-imaginaire-the-dance-of-hands-and-machine-thinking
Machine Imaginaire, Vera Molnar, Casey Reas - DAM Projects, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.damprojects.org/en/exhibitions/machine-imaginaire
Founding Mother of Computational Art Vera Molnar Gets Her Due - Surface Mag, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.surfacemag.com/articles/vera-molnar-in-thinking-machines-at-moma/
Vera Molnár and digital art: a pioneer of creative algorithm - Art4You Gallery, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.art4you.gallery/en/contemporary-art/find-linformation-on-laart/history-of-lart-of-prehistory-to-the-present-day/artistic-movements-in-the-xx%E1%B5%89-century-a-revolution-of-forms-and-idees/larter-numerique-a-creative-revolution/vera-molnar-and-lart-numerique-a-pioneer-of-lalgorithm-creative/
Vera Molnár: the computer art goddess | by Opheliaming - Medium, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://opheliaming.medium.com/vera-moln%C3%A1r-the-computer-art-goddess-26a84efbea4b
erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://news.artnet.com/art-world/women-who-pioneered-computer-art-2570283#:~:text=Lillian%20Schwartz%20(1927%E2%80%932024)&text=As%20one%20of%20the%20very,women%20artists%20out%20of%2090.
Who Were the Women Who Pioneered Early Computer Art? - Artnet News, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://news.artnet.com/art-world/women-who-pioneered-computer-art-2570283
Radical Software: Women Pioneers of Computer Art - Loophole Magazine, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://loophole.art/articles/women-artists-digital-computer-art
Chinese room - Wikipedia, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/Chinese_room
Chinese Room Argument | Internet Encyclopedia of Philosophy, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://iep.utm.edu/chinese-room-argument/
The Chinese Room Argument (Stanford Encyclopedia of Philosophy), erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://plato.stanford.edu/entries/chinese-room/
Is AI Art Really Art? - Nautilus Magazine, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://nautil.us/is-ai-art-really-art-245829/
Image - Flusser Studies, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.flusserstudies.net/tags/image
Vilém Flusser's Digital Galaxy - International Journal of Communication, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://ijoc.org/index.php/ijoc/article/viewFile/1458/676
(PDF) Two Ambiguities in Object-Oriented Aesthetic Interpretation - ResearchGate, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.researchgate.net/publication/346388037_Two_Ambiguities_in_Object-Oriented_Aesthetic_Interpretation
Graham Harman, Object-Oriented Ontology: A New Theory of Everything | CSCP / SCPC, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://c-scp.org/2019/12/13/graham-harman-object-oriented-ontology-a-new-theory-of-everything
Posthumanism and Aesthetics Stefan Herbrechter Abstract, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://stefanherbrechter.com/wp-content/uploads/2021/07/Posthumanist-Aesthetics.pdf
Full article: TREVOR PAGLEN'S BORDER ABSTRACTIONS IN THE AGE OF MACHINE VISION - Taylor & Francis Online, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/17540763.2023.2272245
Invisible Images (Your Pictures Are Looking at You) - The New Inquiry, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://thenewinquiry.com/invisible-images-your-pictures-are-looking-at-you/
AI Aesthetics - Lev Manovich, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://manovich.net/index.php/projects/ai-aesthetics
Seven Arguments about AI Images and Generative Media - Lev Manovich, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://manovich.net/content/04-projects/179-artificial-aesthetics/lev-manovich-ai-aesthetics-chapter-5.pdf
Latent space - Wikipedia, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/Latent_space
Artificial Aesthetics: - Generative AI, Art and Visual Media - Lev Manovich, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://manovich.net/content/04-projects/179-artificial-aesthetics/manovich_and_arielli.artificial_aesthetics.all_chapters_final.pdf
Separate and Reassemble: Generative AI Through the Lens of Art and Media Histories - Lev Manovich, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://manovich.net/content/04-projects/179-artificial-aesthetics/manovich-artificial-aesthetics-ch7.pdf
'Haunted' AI - xCoAx 2023, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://2023.xcoax.org/pdf/pfefferkorn.pdf
Loab: the horrifying cryptid haunting AI's latent space - Dazed, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.dazeddigital.com/life-culture/article/56964/1/loab-the-horrifying-cryptid-haunting-ai-latent-space-supercomposite
Meet Loab, the AI Art Woman Haunting the Internet - CNET, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.cnet.com/science/what-is-loab-the-haunting-ai-art-woman-explained/
Hauntologies & AI Hallucinations: Representation in Latent Space | by Nettrice Gaskins, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://nettricegaskins.medium.com/hauntologies-ai-hallucinations-representation-in-latent-space-6dfba25da9c6
Yuk Hui – Art and Cosmotechnics - Neural, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://neural.it/2022/08/yuk-hui-art-and-cosmotechnics/
Cosmotechnics as Cosmopolitics - Journal #86 - e-flux, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.e-flux.com/journal/86/161887/cosmotechnics-as-cosmopolitics
Technology After Hegemony: On Yuk Hui's “Art and Cosmotechnics”, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://lareviewofbooks.org/article/technology-after-hegemony-on-yuk-huis-art-and-cosmotechnics/
Taking pictures with E. coli: Signal processing using synthetic biology - ResearchGate, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.researchgate.net/publication/3321722_Taking_pictures_with_E_coli_Signal_processing_using_synthetic_biology
Archive: Scientists engineer bacteria to create living photographs | UC San Francisco, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.ucsf.edu/news/2005/11/97776/scientists-engineer-bacteria-create-living-photographs
Archive: "Synthetic Biology" Yields Bacteria That Take Pictures and Target Tumors, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.ucsf.edu/news/2006/06/101611/synthetic-biology-yields-bacteria-take-pictures-and-target-tumors
Joe Davis, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.uni-weimar.de/kunst-und-gestaltung/wiki/images/Joe-davis-microvenus.pdf
Encoding Life with Joe Davis | The Art Gene, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.theartgene.com/encoding-life-with-joe-davis
Bioart: An introduction - EurekAlert!, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.eurekalert.org/news-releases/666865
GFP Bunny Timeline - Eduardo Kac, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.ekac.org/gfpbunny_essay.html
Analysis of Eduardo Kac's "GFP Bunny" - Hans Palacios, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.hanspalacios.com/blog/yoEA/analysis-of-eduardo-kac-s-gfp-bunny
Eduardo Kac - Wikipedia, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/Eduardo_Kac
Pınar Yoldaş: An Ecosystem of Excess · Senckenberg Naturmuseum Frankfurt, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://museumfrankfurt.senckenberg.de/en/exhibition/special-exhibition/pinar-yoldas-an-ecosystem-of-excess/
ECOSYSTEM OF EXCESS -PINAR YOLDAS - Jeu de Paume, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://jeudepaume.org/en/evenement/ecosystem-of-excess-pinar-yoldas/
An Ecosystem of Excess - Wikipedia, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/An_Ecosystem_of_Excess
'Wetware': Scientists use human mini-brains to power computers - Canadian Affairs, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.canadianaffairs.news/2025/10/20/wetware-scientists-use-human-mini-brains-to-power-computers/
Open and remotely accessible Neuroplatform for research in wetware computing - Frontiers, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.frontiersin.org/journals/artificial-intelligence/articles/10.3389/frai.2024.1376042/full
Advanced Brain‐on‐a‐Chip for Wetware Computing: A Review - PMC, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC12412539/
Summary of over Fifty Years with Brain-Computer Interfaces—A Review - PMC, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7824107/
Brain–computer-interface-driven artistic expression: real-time cognitive visualization in the pangolin scales animatronic dress and screen dress - Frontiers, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.frontiersin.org/journals/human-neuroscience/articles/10.3389/fnhum.2025.1516776/full
A New Path to Noninvasive Brain-Computer Interface - Johns Hopkins APL, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.jhuapl.edu/news/news-releases/241114-noninvasive-brain-computer-interface
A mind controlled masterpiece: James Johnson creates art in Photoshop with BCI - YouTube, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.youtube.com/watch?v=eW0jn7jAe1w
Diffusion model-based image generation from rat brain activity - bioRxiv, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.biorxiv.org/content/10.1101/2024.05.26.595934v1.full-text
Op-Ed: The Artist and the Artificial Sublime - NFT Now, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://nftnow.com/art/the-artist-and-the-artificial-sublime-ai-elf-j-trul/
The Technological Sublime: Incredible, terrifying, or both? - Arcual, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.arcual.com/blog/the-technological-sublime-incredible-terrifying-or-both
THE USE OF AI AND THE NEW TECHNOLOGICAL SUBLIME IN CONTEMPORARY ART - Squarespace, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://static1.squarespace.com/static/58d3ea4f1e5b6c804e67e48a/t/6760595f992ca754a08c82da/1734367583530/Faye+Tzanetoulakou.pdf
Artificial Intelligence as Co-Creator: Rethinking Art and Authorship - Observer, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://observer.com/2025/05/ai-in-contemporary-art-creativity-authorship-refik-anadol/
The AI Brain in the Cultural Archive | by Lev Manovich - Medium, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://medium.com/@manovich/the-ai-brain-in-the-cultural-archive-414fefecd72f
The Prompt Engineer Is the Artist of Our Age | The MIT Press Reader, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://thereader.mitpress.mit.edu/the-prompt-engineer-is-the-artist-of-our-age/
AESTHETICS OF DIGITAL IMAGES SYNTHESIS: GENEALOGIES, STYLES, PRACTICES, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://www.aau.at/wp-content/uploads/2024/10/Abstracts-Aestetics-of-Dital-image-syntheses.pdf
In Defense of 'De-Generated' Art - The Philosophical Salon, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://thephilosophicalsalon.com/in-defense-of-de-generated-art/
AI Aesthetics - Monoskop, erişim tarihi Kasım 21, 2025, https://monoskop.org/images/6/66/Manovich_Lev_AI_Aesthetics_2018.pdf






Yorumlar
Yorum Gönder